1683’te 2. Viyana Bozgunundan, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı ve Ulusal Egemenliğin ilan edildiği, 23 Nisan 1920’ye kadar geçen 237 yılda başımıza gelenlerden bilgisi olmayanların İmparatorluk bakiyesi Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türk Dünyasını ve İslam Alemini idrak etmesi mümkün değildir. Dolaysıyla Türkiye Devletini yönetmede liyakat sahibi olmasından bahsedilemez. Türk ve Müslüman olmanın bedelini de bilmez.

Devlet ve Millet yönetiminde olmazsa olmazlardan sayılan ‘’Liyakat ve ehliyet’’ sahibi olmak için hiç olmazsa, 237 yılın tarihi gerçeğini bilme zorundadır. Bilmeyenler ister atansın ister seçilsin, Devlet ve Milleti temsil makamında iseler vay o Devletin ve milletin haline.

En azından, 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr antlaşmasını, 14 Temmuz 1923’de imzalanan Lozan antlaşmasını, 23 Temmuz 1939’da imzalanan Hatay’ın Anavatan’a iltihakını, Musul, Kerkük, Süleymaniye ve Erbaa’yı nasıl kaybettiğimizi bütün detaylarıyla bilmeyenlerin Türk Devleti’ni ve Milletini anlaması ve başarıyla temsil etmesi asla mümkün değildir.

23 Nisan Ulusal ve Çocuk Bayramı, başta olmak üzere bütün ‘’ MİLLİ BAYRAMLARIN’’ halksız sadece bürokratla kutlanması, geçmişle bağları koparmadan başka hiçbir işe yaramaz. Sadece, nesillerin tarihi bağlardan ve köklerinden koparılmasına yol açar. Bugün bunları görmeyen göz, işitmeyen kulak ya kör ya sağır ya da gafil veya haindir. ‘’Milli Ruh’’ verilmediği için gençliğin öz yurdundan koparak başka ülkelere gitmesine yaramaktadır.

Milli Bayramların temel şartı, 3 yaşından 103 yaşına kadar bütün halkın katılımıyla kutlanmasıdır. Bu şekildeki kutlamalar Millî Kültürün oluşmasını sağlayacağı için Türk genci Dünya vatandaşlığına ve ‘’Göçmen’’ olmaya özenmeyecek ‘’ÖZ’’ vatanına sahip çıkacaktır. Eğitimin başında ‘’MİLLİ’’ olmasına rağmen, Milli Kültürün verildiğine inananlardan değilim. Ülkede, köklerinden koparılan gençliğin, bedeli bir gün ağır ödenecektir.

1683 Viyana Bozgunundan bugüne kadar geçen 341 yılda yaşanan tarihin dönüm noktası olan 2. Viyana Kuşatması, 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı, 1912’de ki Balkan hezimeti, 1914 Sarıkamış Felaketi, 1914’de 1. Cihan Harbi, 1915’de Çanakkale Harbi, 1908 İhtilalinin, neleri götürdüğünü, kimler tarafından imzalandığını, Osmanlı İmparatorluğuna nasıl bir oyun oynandığını,

1889 tarihinde İstanbul’da gençler tarafından İttihat Terakki Cemiyeti, Türk aydınlarını bir araya getirme ve Osmanlı İmparatorluğu’nda REFORM yapma amacıyla kurulmuştu. İmparatorluğun başına ne belalar açtığını ve batılı güçler tarafından nasıl kullanıldığını, devleti 1. Dünya Savaşına sokarak İmparatorluğun sonunu nasıl hazırladığını,

1914’den 1918’ e kadar 4 yıl birçok cephede bütün gücüyle çarpışmasına rağmen mağlup kabul edilerek bütün topraklarının paylaşıldığını, hatta Anadolu’dan ne pahasına olursa olsun Türklerin mutlaka atılması kararlarını,

Son 250-300 yıl içinde, Osmanlı İmparatorluğu’nun kilit noktalarına ve hazinenin başına getirilen Türk olmayanlar, mağlubiyetleri sağladıkları gibi, yüksek faizle İmparatorluğu altından kalkamayacak borca sokarak batırdıklarını bilmeyen nesiller, nasıl ehliyet ve liyakat sahibi olmaları mümkün olabilir mi?                                  

  HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.


6.05.2024 05:27:00

Rasim Gül

BAŞIMIZA GELENLER

BAŞIMIZA GELENLER