Eskiden beri hepimizin bildiği bir söz vardır; “Ömür biter yol bitmez”  Diye. Bu sözü günümüze uyarlarsak; “Ömür biter yolsuzluk bitmez” Demek herhalde yanlış olmaz.

Yolsuzluğun tarihi insanlığın tarihi kadar eskidir. Ne kadar ağır cezalar da verilse bir kısım insanoğlu bu huyundan bir türlü vazgeçmemiştir ve gelecekte de vazgeçemeyecektir. Nedeni ise; haramın tatlı gelmesi ve rüşvetin sınırının olmayışıdır. Birisine beş kese altın rüşvet teklif edersiniz kabul etmez; aynı kişiye bu kez bir küp altın rüşvet teklif edersiniz önce başı döner ve kendine gelir gelmez havada kapar.

Kul hakkıymış, dinen harammış aklına bile gelmez; artık O kişi nefsine yenilmiştir. Bunu yasalarla da önleyemezsiniz. Yasa koyucular neler denememişler ki. Eski çağlarda zamanın hükümdarı rüşvet yiyen bir Kadıya en ağır cezayı uygulamış. Canlı, canlı derisini yüzdürmüş ve bu deriyi sandalyesinin üzerine kaplatmış ve bu makama oğlunu oturtmuş. Hükümdar yeni göreve getirilen merhumun oğluna: Bak oğul bu yeni göreve seni getiriyorum ve babanın derisi ile döşeli sandalyesinde oturacaksın; O’na göre görev yap demiş.

Yine bir dönem rüşvet alan kişilere aldıkları altınlar yutturulmuş ve yine de rüşvetin, hırsızlığın ve yolsuzluğun önü alınamamış. Hele ki günümüzde bu tür cezaların olmayışı, idamın kaldırılışı, sıklıkla çıkan aflar ve arkalarını dayı ve babalarına dayayanlar oldukça ne yolsuzluğun, ne hırsızlığın ne de rüşvetin önüne geçemezsiniz. Kimsenin kuşkusu olmasın; bu eskiden de böyleydi, şimdi de böyle, gelecekte de böyle olacaktır.

Ancak; araştırıldığında görülmüştür ki; bu haram mal mülk kimseye yaramamıştır. Günü gelip kendilerine yolsuzluk, susuzluk ve elektriksizlik olarak geri dönmüştür ve hep dönecektir.

Ayrıca ilahi adaletin cezası da ağır olacaktır.


23.12.2013 00:00:00

Doç.Dr.İbrahim Baykan

YOLSUZLUK, HIRSIZLIK VE RÜŞVET ÜZERİNE

YOLSUZLUK, HIRSIZLIK VE RÜŞVET ÜZERİNE