Yaşadığımız hayatta elbette hepimizin hatası ve kusuru olmuştur. Ama hayatımızı yalan ve sahtekarlık ile donatırsak, bu hem kendimize hem de çevremize zarar verir. Yalanın söylendiği yerleri dinimiz belirlemiş ve caiz kılmış. Bunu öğrenmek için fıkıh kitaplarımıza bakarsak görürüz. Ama işimizi gücümüzü yalanla buz üzerine bina yapmaya kalkarsak o çok kötü. İnsanlar arasında laf taşıyarak yalan söylemek ve birbirine düşürmek bir fitnecilik ve sahtekarlıktır.

    Yalancı çobanın öyküsünü hemen hemen hepimiz biliriz. Koyunlarını kurdun kaptığını söyleyip, tüm köy halkını ayaklandırdıktan sonra yalan söylediği ortaya çıkmıştı. Sonrasında da başına aynı olay geldiğinde kimse ona inanmamış, koyunları heder olmuştu. Burada kime acısam, koyunlara mı yoksa dürüstlüğün önemini acı bir şekilde öğrenen çobana mı?

      İnsanların, arkadaşlarında, ailesinde, evleneceği bireylerde aradığı özelliklerin başında dürüstlük gelir. Kimse aptal yerine konmak, kandırılmak, söylenen yalanlardan ötürü zor duruma düşmek istemez. Yalan hem söyleyen kimseyi hem de yalana inanan kimseyi zor duruma düşürür. Oysa yalan söyleyenlerin çoğu düştükleri zor durumdan kendilerini kurtarabilmek için yalan söylediklerini, kimseye zarar vermediğini düşünür, böylece kendilerini rahatlatırlar. Bu koca bir yanılgıdır. Her şey den önce çevresine yalan söyleyen kimse ilk başta kendisine olan saygısını yitirmeye başlar. Gerçeklerle yüzleşebilecek, dile getirebilecek kadar cesur değillerdir çünkü. Çoğu zaman kendilerine olan güven eksikliklerinden, yaptıklarının sorumluluğunu üstlenmekten korktuklarından yalan söylerler. Mesela bir öğrenci sınavından aldığı kötü notu ailesinden saklamaya, yalana başvurmaya kalkan bir öğrenci, aslında kendi sorumluluğundan kaçıyor, kendisini bir yalanlar silsilesinin içine atıyor demektir. Söylenen yalanların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğu düşünülürse,  insanlar yalan söyleyerek çoğu zaman saklamaya çalıştıklarından çok daha kötü bir davranışta bulunurlar. Başta söylenen basit bir yalan da bir yalanlar zincirinin ilk halkası olur. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ki bu da yatsıdan önce bir mum daha yakmayı gerektirecektir. Sonuçta açıklanması gereken bir çok yalanla karşı karşıya kalır insan. Kötü notunu söylemekten kaçan öğrenci, bunca kötü davranışı nasıl açıklar?

      Kimse yalan söyleyen kişilerle arkadaşlık yapmaz istemez. Çünkü kimse gerçek olmayan muhabbetlerle zamanını öldürmek, güvenmediği kimseyle bir ilişki içinde olmak istemez. İnsanlar ailesine, yakın çevresine güvenmek ister. Aksi halde yaşamlarında huzuru yakalayamazlar. O sebepten dürüst, yalan söyleyemeyen, çevresine güven veren insanların toplum içindeki itibarları, diğer insanların bu kimselere yaklaşımları çok daha farklı olacaktır.

      Dürüstlük kavramı, hayatımızın her alanında örneklendirilebilecek, dünyanın son zamanlarda anlayıp, uygulamaya en çok ihtiyaç duyduğu değerlerden biri. Burada değinebildiğim tek bir örnek bile hem kendi huzurumuz, hem de çevremizin güveni için önemini ortaya koymaya yeterli. Her zaman doğruyu söyleyin ki, ne söylediğinizi hatırlamak zorunda kalmayasınız?

 


11.04.2017 09:27:49

Erdogan Kaya

Yalanla bir yere varılmaz

Yalanla bir yere varılmaz