Gazeteciliğe başlamadan öncede bu vatanın havasını soluyup ,ekmeğini yiyen ve suyunu içen bir fert olarak her zaman kendimi sorumlu olarak görüyordum.

   1976’nın Ocak ayında gazeteciliğe başladıktan sonra bu sorumluluğumu önce memleketimizin dert ve sıkıntılarının tespiti,ardından ise bunların ortadan kaldırılması yönünde kullanmaya başladım.

   O zamandan günümüze kadar başta hiçbir zaman hak etmediğimiz 2. İlçelik esaretinden kurtarılmamız olmak üzere özelde Aksaray’ımızın,genelde ise bölgemiz ve ülkemizin tüm dertleriyle  karınca kararımca Hacca giden karınca misali cürümüm kadar yer yakarak hem hal olmaya çalıştım.!

   Her zaman her yerde ve her şeye bu vatanın bir ferdi olmanın sorumluluğuna ilave olarak bir gazeteci gözüyle de baktım.

  Bakarak gördüklerimin çözümü içinde hem yazarak hem de ilgili ve yetkililer nezdinde girişimlerde bulunarak,kendilerini bilgilendirerek,gereğinde konun uzmanlarından aldığım çözümünü de belirterek var olan sıkıntıların ortadan kaldırılmasına çalıştım.

   Bu prensibim gereği asıl olarak ilgililer ve yetkililerin görmesi gerekenlerden onların görmediklerini de görüp ortadan kaldırılmasına vesile olduklarımı şimdiye kadar yazdığım için bunları oyan siz okuyucularım tarafından bilindiğinden yeniden burada tekrarlamayacağım.

  Tekrarlamak istesem de bunların özetinin özetini yazmaya bile sayısız yazılar yetmez.

   Bu gördüğüm sıkıntılardan biriside bir türbemizin haliydi.

    Ekim ayı ortalarında İstanbul’da yapılan Aksaray’ın 2. Tanıtım günlerinden günlerce önce memleketimizin manevi büyüklerinden şehrimizin Hacı hasanlı mahallesinde bulunan  Kemal Baba türbesinin bakımsızlıktan damının yıkılmak üzere olduğunu,bir duvarının ise köşeden yarıldığını,hatta bir kısmının  epeyce açıldığını gördüm.

   Bunu konunun direk olarak sahibi olmasalar da sahiplerine iletecek olan iki resmi birimin yetkilisine  telefon açarak  gereğinin yapılması için mülkün resmi olarak sahibi olan kuruma bildirmelerini.

  Bu türbenin tamirini yapacak olan vakıfların müdahalesinden önce bu manevi büyüğümüzün türbesinin  yıkılan yerleri için tedbir almalarını,açılan yarığın daha da büyümemesi için tedbir alınmasını rica ettim.

   Olukçuların kullandığı sacla bile asıl tamire kadar bu türbenin daha da tahrip olmasını önlemek, açılan yarığı kapatmak mümkünken maalesef  daha sonrada kendilerini bir kez daha aramama  rağmen şimdiye kadar bu konuda hiçbir şey yapılmadı.!

   İyi ki haber vermişim.!!!

 Ya haber vermemiş olsaydım acaba o zaman ne olacaktı diye merak ediyorum.!

  Akla ziyan bu umursamazlıkla birlikte tüm umursamazlıkların bertaraf edilmesi için gerekenlerin zaman geçirilmeden yapılması ve yaptırılması dileğiyle.

 

   Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.


15.12.2014 00:00:00

Ali Genç

Ya Haber Vermemiş Olsaydım

Ya Haber Vermemiş Olsaydım