Dürüstlük, kişisel ilişkilerden toplumsal ilişkilere, ticari ve mesleki faaliyetlerden kamu görevlerine kadar hayatın bütün alanlarını kapsayan ve mutlaka riayet edilmesi gereken insani bir kanundur hatta bir erdemdir.

Bu itibarla; niyette ve düşüncede, özde ve sözde, işte ve davranışta dürüst olup, her türlü sahtekârlıktan sakınmak, dinin ve insan olmanın bir gereğidir.

 Bakın burada size bir soru sorayım. İşçi-işveren; amir-memur; hizmet alan-hizmet veren; müşteri-satıcı; eş, dost, arkadaş ve komşular  birbirlerine  güvenmezlerse, böyle bir toplumda huzur ve mutluluktan söz edilmesi acaba mümkün olur mu? El cevabı olmaz, Çünkü toplumsal hayatta huzur ve barış, iş hayatında verimlilik, insanların birbirlerine itimadı ve dürüst davranmalarına bağlıdır.

Eksik ölçüp eksik tartan, kalitesiz ve kusurlu bir malı kaliteli ve kusursuz gibi piyasaya sürüp insanların sağlık ve sıhhatiyle oynayan ve yalan söyleyenlerin bu tür davranışlarını, İnsanların vazgeçilmez değerlerinden doğruluk, dürüstlük ve erdemlikle bağdaştırmak mümkün değildir.

Üzülerek söylüyorum ki, dürüst ve güvenilir insanların sayısı azaldıkça; can, mal, namus ve nesil emniyeti tehlikeye girmekte, insanların emekleri, alın teri olan paralar yağmalanmakta, çek ve senetler karşılıksız çıkmakta, sahte ürünler piyasaları doldurmakta, birçok alanda ahlâkî çöküş ve çürümeler baş göstermektedir.

Bizim dinimiz İslam veya herhangi bir semavi din de ?Koyun koyun bacağından, keçi keçi bacağından, ak koyun ak bacağından, kara koyun karabacağından asılır veya üzümünü ye bağını sorma, armut piş ağzıma düş ? gibi bir felsefe yoktur. İnsanlar, birbirleri için bedendeki uzuvlar mesabesindedir. İşte anarşik olaylar dünyamızı tehdit ediyor.

Bugün başkasına olan yarın bize olur. Eğer vurdumduymaz bir toplum olursak bizi sevmeyen bizi hazmedemeyen toplumlara çanak tutmuş oluruz. O toplum bizim vurdumduymaz halimizden yararlanarak mutlaka bize ve bizim varislerimiz olan yavrularımıza zarar verecektir.

O halde geliniz, bu kötü gidişatı durdurmak ve dürüstlüğü davranışlarımıza yansıtabilmek için, vurdumduymaz halimizden geri çark ederek toplum olarak üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirelim. Olmamız gereken gibi olalım. Doğruluktan asla ayrılmayalım. Dürüstlük konusunda düşmanlarının bile takdirini kazanmış olan sevgili Peygamberimizi, onun ashabını  ve ecdadımızı kendimize örnek ve rehber edinelim.

İşte bu ilahî prensibin tatbikatı, Osmanlı imparatorluğunu asırlarca ayakta tutan dürüstlük ve adaleti idi, gayrimüslim halk bile bizim ecdadımızın adlî mercilerine müracaat ederek adalet almışlardır.

Burada hiçbir kimse ayrıma tabi tutulmaz, hak sahibine hakkı tevdi edilirdi. Gerekene gerekli ceza verilir ve herkese bu hususta eşit davranılırdı. Bizde o ecdadın evlatları olarak neden örnek teşkil etmeyelim. Ne dersiniz?

 

aksarayhaberci@hotmail.com


29.06.2015 18:09:37

Mustafa Avcı

Özde ve sözde dürüst olmak

Özde ve sözde dürüst olmak