1 Kur´an ın doğum gününü kutlamak. Ramazan Kur´an ın doğduğu aydır. Kadir gecesi ramazan da bir gecedir, ve kur´an kadir gecesi doğmuştur. Bunu kur´andan öğreniyoruz. Biz oruç tutarak Kur´an ın doğumunu kutluyoruz. Tabii şunu da sormak lazım, doğumunu kutladığınız çocuğu ne yaptınız ey Müslümanlar diye sormak lazım. Önce çocuğu öldürüp sonra onun doğum günü pastasını mı yiyorsunuz. Doğumunu ramazan la kutladığınız Kur´an nerde, nerenizde hayatınızın neresinde diye sormak lazım.

2 . si nefis terbiyesidir oruç. Nefsi terbiye eder. Ruhu teskiye eder. Arındırır. Bu bir iç arınmadır. İç zenginliktir oruç, içe doğru bir yolculuktur oruç 


3. sü insana açlığı bizatihi tattırarak öğretmenin en güzel yöntemidir oruç. Açı, açığı, yoksulu, düşkünü insana Allah bizzat böyle yaşatarak öğretiyor.

İşte oruç insana bu 3 şuuru kazandırır. Bu 3 şuuru kazanırsanız Allah´a karşı kendinize karşı ve topluma karşı sorumluluk şuurunu kazanmış olursunuz. İttika da, takva da budur zaten.

Sayılı günler Bu farz kılınanlar sayılı günlerdir. Sizden her kim hasta olur, ya da yolculuğa çıkarsa tutamadığı diğer günlerde tutamadığının sayısı kadar oruç tutar.

Hastalığın ölçüsü nedir diye sormayın. Bu konuda ki ölçüyü Allah´a karşı ahlaklı davranarak siz bulacaksınız. Bu ahlak işidir. Onun için yüreğinizden fetva alacaksınız.

Yolculuğun ölçüsü nedir diye sorarsanız? Sahabe arasında ihtilaf var. Allah Resulü bu konuda standart bir ölçü koymamış. Namazı kısaltarak kıldığımız yolculukların tümünde oruç ta seferi olarak tutulmayabilir. Ancak bu ruhsattır. Azimete sarılarak insan zorlukta oruç tutarsa herhalde ecrine nail olacaktır. Gerçi Hz. Peygambere bir Yemenli; seferde yolculukta oruç tutmak fazilet midir sorusuna, hayır yolculukta oruç tutmak fazilet değildir diye cevap vermiş. Ama burada bahsedilen sefer büyük bir ihtimalle savaşa çıkılan seferdir. Ki o seferlerin zorluğu malumdur.

Yine gücü yetiren kimselerin üzerine de fidye olarak yoksulları doyurmak düşer. Ancak İbn. Abbas´tan gelen ve daha başkalarından gelen 2. bir rivayette güç yetiremeyenler anlamına gelir bu sefer. Bizce doğrusu ilk anlamlandırmaktır. Zaten İbn. Abbas´ın bir başka rivayetinde de gücü yetenler olarak gelmektedir. Yani her iki şekilde de rivayet edilmiştir. Hu zamiri herhalde taamil miskin e gitse gerek ama yine iki tarafı gören bir anlamı vardır. Hem oruca güç yetiren, ayrıca yoksulu da doyurmaya güç yetiriyorsa yoksul da doyursun.

Kim daha fazla hayır yaparsa o onun için daha hayırlıdır. Bu bir gerçek, ayette buna dikkat çekiyor. Eğer oruç tutarsanız bu sizin için daha hayırlıdır.

Bu ibare yukarıyı biraz aydınlatıyor. Yani eğer gücünüz yettiği halde siz fidye vererek oruç tutmayabilirsiniz. Bu durumda biz bu ayeti hemen sonraki gelen ayetle tedricilik içinde anlamamız lazım yani oruç ta diğer ibadetler gibi aşama aşama farz kılındı. İlk farz kılındığında gücü yeten insan oruç tutmayıp fidye verebiliyordu ki Muaz bin cebel hadisinde; Araplar oruca alışık değildi oruç çok zorlarına giderdi onun için oruç farz olunca zorlandılar. Bu yüzden oruç ilk farz olduğunda böyle bir alternatif getirdi. Ancak daha sonraki ayette;

Sizden kim ramazan´a ulaşırsa oruç tutsun ayetiyle gücü yetenin yoksul doyurması fidye vermesi kalktı, sadece oruç tutamayacak kadar yaşlı ve hasta olanlara tahsis edildi. Diyorlar ki bu da güzel ve doğru bir yaklaşımdır

10.07.2015 12:29:04

Hafiza Çolak

Oruç tutmanın üç amacı vardır

Oruç tutmanın üç amacı vardır