Sevgili okurlar iki yıl önce sizlerden bir hafta uzak kalmıştım. Geçen yıl çalışmalarım nedeni ile tatile çıkamadım. Bu sene zorunlu olarak Ege’de bulunan torunum Ali Doğan’ın sünneti nedeni ile Eğe bölgesine gideceğim. Beni her gün arayıp gelip gelmeyeceğimi soruyor. Zorunlu olarak gitmek durumundayım. Hem de iki yılın yorgunluğunu üzerimden atmak istiyorum. Dolayısı ile sizlerden bir on gün ayrı kalmak durumundayım, ama tatilde de boş duracağımı zannetmiyorum.

      Malumunuz zaman zaman yazıyorum, bir buçuk yıldır üzerinde çalıştığım “Tarihten Bugüne Aksaray” isimli çok detaylı bir çalışmam vardı. Bu çalışmam için gece gündüz durmadan çalıştım. Bir ay içinde 10 km. yol yaptığımı biliyorum. Bir ayda bu kadar yol yaptı isem gerisini artık siz hesap edin.

        Bir ayağım Aksaray yöresinde olurken, bir ayağım İstanbul ve diğer şehirlerde bilim adamlarımız ile görüşmeler ve bilgi toplamakla geçti. Ama hiçbir şekilde sizlerden ayrı kalmadan günlük yazılarımı yazdım. Hem de her gün ayrı konuları kaleme alarak.

      Geçtiğimiz hafta yengemin vefatı nedeni ile köye gidip gelmeme rağmen yazılarımı aksatmadım ve kimseyle de paylaşmadım. Bizim meslek böyle bir meslek, acınızda da mutlu gününüzde de yazılarınızı yazarak okuyucuyla her gün beraber olmak durumundasınız. Nasıl ki, gazetelerimiz acı günlerinde de olsa yayın hayatına devam etmek durumunda ise bizlerde aynı şekilde yazımızı okuyucu ile buluşturmak durumunuzdayız.

       Yazılarımızın günlük tiryakilerine günlük ulaşmak mecburiyetindeyiz. Bir gün yazımız yayınlanmasa okuyucu hemen bizi arıyor ve bir durum mu var diye soruyor. Cenaze nedeni ile gittiğim köyde olmam nedeni ile gurup arkadaşlarımızla beraber olmadığımız bir günde bile bizi göremeyenler hemen neden yoktun diyebiliyorsa, yazımızı da günlük görmek istiyor.

       Perşembe günü şehir dışına ayrılacağım, böyle bir yazı yazmadan ayrılsam. Gazeteden ayrıldığımın dedikodusunu yapanlar olacağını bildiğim gibi, üzülenlerde olacak. Hatta bu adamdan kurtulduk diyenlerde olacak. Eski yazılarımı tekrar yayınlayıp gitmek de vardı. Ama okuyucuya saygısızlık doğru değil, hem de okuru aldatmak olmaz. Ben yazılarımı günlük yazmayı severim.

      37 senedir bu mesleğe devam ediyorum ve askerliğim dışında hiç ara vermeden yazan bir yazarım. Bu dönem içinde sevenimizde var, sevmeyenimizde var ve hatta sevmeyenimizden çok kıskananımız var. Kıskançlık benim hayatımda hiç olmamıştır, olması da mümkün değil. 8 kitap yayınladım ve en önemlisi ve bitirdiğim için mutlu olduğum yukarda yazdığım tarihi çalışmam beni mutlu etmiştir. Rahmetli Üstadım İbrahim Hakkı Konyalıdan sonra ilk defa 50 yıl aradan bugüne ilk defa bir çalışmayı ortaya koymaya çalıştım. Bundan daha mutu bir çalışma olur mu?

     Bunca dönem içinde yazılarımdan hoşnut olmayanlardan tehditler aldım. Daha iki gün önce aldığım seviyesiz tehdit çok çirkindi. Kimsenin adını sanını zorla yazamam, neden yazmadığımı düşünmeleri yerine, “ bunlar senin için iyi olmaz” cümlesi bir seviyesizliğin daniskası idi. Kimse ayranım neden ekşi değil diye bakmadan başka yerde ekşi ayran aramamalı.

      Beni sevmek zorunda olmadıkları gibi, bende onları sevmek durumunda değilim. İnsana sevmediği bir yemeği zorla yediremediğiniz gibi zorla insanları övemezsiniz. İnsanın içinden gelmeli, neden içinden gelmediğini kusurunu kendilerinde görmeliler. Herkesin bir duruşu var, buda benim duruşum, ben kendimi inkâr edemem. Bana Ak Partinin tetikçisi diye ithamda bulunacağına herkes kendisine baksın. Ben kimsenin tetikçisi değilim, ben bir fikir adamıyım fikirlerimi yazıyorum. Fikirsiz ve amaçsız insanlar boş adamdır o kadar. Tehdit sonunda bana bir şey olursa herhalde bunun sorumluluğunu da üstleneceklerdir. “ bu duruşun senin için iyi olmaz” sözü tehdit değil de nedir? Eğer yazılarımda bir hukuksuzluk varsa devletin mahkemeleri orada verirsin cezamı çekerim. Bana saldıran olduğunda bende bunu yapıyorum, devam eden mahkemeler var.

       Kimseyi kıskanmadım dedim, beni kıskanan ve bunu resmi mercilere söyleyenleri de biliyorum. Kimseye dost görünüp düşmanlık yapmam. Kimseden de özel ayrıcalık bekleme kompleksine girmem. İnsanlara değer veriliyorsa yaptığı güzel işlerden dolayı değer görür. Kimse zorla değer bulamaz, bulmamalı da. Kıskanma yerine kıskandığı kişinin seviyesine ulaşırsa gerekli değeri görecektir.

 

      Uzun lafın kısası on gün uzaklara gideyim de rahatsız olanlar biraz rahatlasınlar. Önemli bir toplantıda başköşeye otursunlar. Tekrar görüşmek üzere sağlık ve afiyet içinde kalın.


19.08.2013 00:00:00

Erdogan Kaya

On gün sonra buluşmak dileği ile

On gün sonra buluşmak dileği ile