Bizler insanlar olarak bir yok olma veya hiçlik içinde olmamız gerekir. Yani sonumuzun olduğunu bu sonunda sonun geleceğinin bilincinde olarak çevremizde boy göstermemiz gerekmektedir. Çünkü netice bedenî olarak hiç olmaktır.

 

Elimizdeki, maddî olan her şey hiç olacaktır. Yalnız, ruhumuz Allah’a yükselecektir. Yapmış olduğumuz Salih ameller hayırlı kazançlar ve hayırlı evlatlar Rabbimizin katında değer kazanacaktır.

 

Onun için, Allah’ın, her şeyi yoktan var eden yüce kudreti karşısında tevazu elbisesini giymek, tevazu ahlakıyla ahlaklanmak gerekir. Çünkü tevazu, takvada büyük olanların vasfıdır. Salihlerin ahlakıdır.

           

İşte böyle bir ahlaka bürünen, kibri, şöhret düşkünlüğünü, mal hırsını atıp, Allah katında hiçliğini yani aciz kulluğunu fark eden insanlar, mutlaka kazanan insanlardır. Şöhret düşkünlüğü, mal düşkünlüğü ile hayatını geçiren insanlar ise mutlaka kaybeden insanlardır. Görülüyor ki mal sevgisi ve şöhret düşkünlüğü manevî hayatı karartan, dînî hayatı öldüren bir zehir, amelleri yakan bir ateş gibidir.

           

İnsanlar mal çokluğu ile evlat çokluğu ile övünürler, kibirlenirler, böbürlenirler, büyüklenirler ve malları, evlatları yolu ile şöhret kazanmak isterler, ama bu istek neticesinde maalesef imtihanı kaybetmiş olurlar. Fakat:“Mal da Allah’ın, mülk de Allah’ın. Evlat da Allah’ındır.

            İnsan gibi insan, bütün bunlar bana Rabbimin bir hibesidir, bir hediyesidir. Bir emanetidir. Bunları yerli yerinde kullanmam ve evlatlarımı da en iyi bir şekilde yetiştirmem ise benim en büyük bir vazifedir.” derler ve bunun idraki içinde mallarını kazanırlar.

 

Sermayelerini kazanırken de  helalından kazanarak o sermaye ile  fakiri fukarayı, garibi gurabayı gözetip Allah yolunda o kazancını kullanarak malının vebalından, evlatlarını da iyi bir insan olarak yetiştirmek gayreti içerisinde bulunarak vatana,bayrağa,inanca saygılı olarak,insanlar topluma güzel ve kaliteli evlatlar yetiştirerek Allah katında ve toplum yanında evladın vebalından kurtulması gerekir.İşte o zaman o evlat da, o mal da ne büyük bir lütuf, ne büyük bir ikramdır.

 

            Maalesef üzülerek şahit oluyoruz ki çocuklarımızın çoğu ilgisizlikten sokaklarda ve ahlak bozucu yerlerde vakit geçiriyorlar. Onlara Anne, Baba ve toplum olarak sahip olmamız lazım. Onlar hayatımızın birer meyvesi gelecek dünyamızın sahipleridir.

 

Bir ömür boyu yetiştirdiğimiz, emek verdiğimiz, sıkıntılara girdiğimiz yavrularımızın dine, vatana ve millete faydasız bir evlat olarak yetişmelerine fırsat vermemeliyiz. Onlara önce Rablerini tanıtmalıyız.

 

            Allah’ını tanımayan bir insanın, insanlığa verebileceği hiçbir şey yoktur. Milletine, vatanına yapacağı bir hizmeti olamaz. Onlar, toplumu içten içe kemirip çökerten ve yok eden asalak gibidirler.

 

Onun için evlatlarımıza sahip olalım ve onlara Rablerini tanıtalım. Yaratanının, peygamberlerinin, dininin, vatanının, bayrağının. örf ve adetlerinin gereğini öğretelim.

 

aksarayhaberci@hotmail.com 


8.05.2015 07:14:42

Mustafa Avcı

Mal da Allah’ın, mülk de Allah’ın. Evlat da Allah’ındır.

Mal da Allah’ın, mülk de Allah’ın. Evlat da Allah’ındır.