Kureyş kabilesinin Âmir b. Lüey koluna mensup Zem’a adında birinin kızıdır. Hz Sevde, Süheyl b. Amr ’ın kardeşi Sekran ile evlenmiştir. Kocasından önce İslâm dinini kabul etmiş ve bir süre sonra eşinin bu dini seçmesinde önemli rol oynamıştır. Saadet kervanına ilk katılan Müslümanlardandır. Müslümanlığın ilk yıllarında taş kalpli Mekkeli müşriklerin eziyetlerine maruz kalıp da dinlerini yaşayamaz hâle gelince, hicret ederek kocasıyla Habeşistan’a gitmiştir. Ancak takdir-i İlâhî olarak dönüşte kocasının vefat etmesi üzerine dul ve kimsesiz kalmıştır. Efendimiz, onunla evlenerek, bu kalbi kırığın yarasını sarmış, onu perişan olmaktan kurtarmıştır. Zaten sadece Efendimiz ‘in nikâhı altında bulunmayı düşünen bu büyük hanımın, dünya adına istediği başka hiçbir şey de yoktu.

Peygamber efendimiz (s.a.s) evlenmelerinin hepsini; Hazreti Âişe’yi Allahü Teâlâ’nın emri ile nikâhlandıktan sonra yaptı. Bunlar dinî, siyasi veya merhamet ve ihsan ederek yapılan evlenmelerdir. Nitekim Sevde ( radıyallahu anha ) ile olan evlenme de böyledir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Bütün zevcelerimle evliliklerim ve kızlarımı evlendirmem, hepsi Cebrail(a.s)’ın Allahü Teâlâ’dan getirdiği izinle olmuştur.”

Sevde Validemizle, Mekke’de iken nikâh akdi yapılmıştı. Yani Allah Rasulü’nün ikinci hanımı Sevde Validemiz oluyordu. Rasulullah’ın (s.a.v) hayatı boyunca O'nun rızasının dışına çıkmamış, Rasulullah’ın (s.a.v) evde kalan yetimlerine gerçek bir annelik yapmıştı.

Hazreti Sevde de, Peygamberimiz ( aleyhisselâm ) ile birlikte diğer hanımları gibi sırası geldiğinde savaşlara iştirak ederdi. Uhud Savaşına katılarak, oradaki birçok Müslümanın yarasını sarmış, onlara su taşıyarak çok büyük hizmetler etmişti. Peygamberimizle ( aleyhisselâm ) son veda haccında bulunmuş, O’nun vefatından sonra bir daha hac ve umreye gitmemiştir.

Peygamberimizden ( aleyhisselâm ) bizzat işiterek rivâyet ettiği hadis-i şerifler dört-beş taneyi geçmemektedir. Sevde’nin ( radıyallahu anha ) Hazreti Ömer’in halifeliğinin son zamanlarında vefât etmesi de, az hadis rivayetinde bulunduğunu doğrulamaktadır.

Gerçekleşen Rüya

Hazreti Sevde, kocası Hazreti Sekran ’ın vefatından önce şöyle bir rüya görmüştü: Rüyada Peygamberimiz ( aleyhisselâm ), mübârek ayaklarını Sevde’nin omuzuna koymuşlardı. Hazreti Sevde de gördüğü bu rüyasını, kocası Hazreti Sekran’a anlatmıştı. Rüyayı dinleyen Sekran ( radıyallahu anh ) dedi ki: “Ey Sevde, sen gerçekten böyle bir rüya gördünse, bu benim mutlaka öleceğime, senin de Hazreti Peygamber ( aleyhisselâm ) ile evleneceğine bir işarettir. Sevde ( radıyallahu anha ) birkaç gün sonra başka bir rüya daha gördü: Kendisini bir yastığa yaslanmış, gök yüzünden inen ay başının etrafında dönmüştü. Hazreti Sevde; gördüğü bu güzel rüyasını da kocası Hazreti Sekran’a anlattı. Sekran ( radıyallahü anh ) bu rüyayı da dinledi ve şöyle dedi:

“Ey Sevde ( radıyallahü anha ) bil ki, artık benim ölümüm yaklaşmıştır. Ben öyle inanıyorum ki; benim ölümümden sonra mutlaka evleneceksin” dedi. Gerçekten de Hazreti Sekran bu rüyadan bir kaç gün sonra vefât etti.

Hazreti Sevde, kocası Hazreti Sekran ’ın vefatında 50 yaşlarında idi. O’nun imanındaki sadakati, bütün zorluklara rağmen İslâm dininden dönmemesi, bu yolda başını ortaya koyması, Peygamberimiz ( aleyhisselâm ) üzerinde çok derin bir tesir bırakmıştı. Fakat Hazreti Sevde kocasının vefâtı ile çok

üzüldü, sanki kolu kanadı kırılmış gibiydi. Hiçbir sahabenin üzülmesine ve kalbinin kırılmasına dayanamayan Peygamberimiz ( aleyhisselâm ) yaşlı ve dul olan Hazreti Sevde ’ye evlilik teklif etti. O ise bunu sevinerek kabul etti. Böylece üzüntüsü ve kederi gitmiş, yaratılmışların en şereflisine eş olma saadeti gelmişti.

Çok Önemli Bir Hadis

Rasulullah’ın (s.a.v) değişik hanımlarla evliliklerindeki hikmetlerden birisi de kendisine sorulan sorulara verdiği her cevabın veya hayatının her safhasındaki olayın -aynı zamanda dinin bir hükmü olduğundan- korunması ve diğer insanlara aktarılmasıydı. Her bir eş, bunları titiz bir şekilde muhafaza ediyor ve başkalarına aktarmada bu önemli görevi yerine getiriyordu. Bu manada Sevde Validemiz ’in rivayet ettiği ve herkes için önemli ölçü olacak şu hadis bunlardan sadece biridir. Sevde binti Zem’a Validemiz rivayet etmektedir: Bir gün Resûlullah’a (s.a.s) bir sahabe gelerek şöyle bir soru sordu: “Ey Allah’ın elçisi! Babam yaşlı, hacca gitmeye gücü yetmiyor. Ne yapayım?” Resûlullah (s.a.s): “Şayet babanın bir borcu olsa, sen de o borcu onun yerine versen, bu kabul edilir mi?” Sahabe: “Evet” dedi. Bunun karşısında Resûlullah (s.a.s): “Allah çok merhametlidir. Babanın yerine sen haccedebilirsin." (Ahmet b. Hanbel, 6/429.)

Nasıl Biriydi?

Hz. Sevde Validemiz; uzun boylu, iri yapılı bir hanımefendi idi. Bunun yanında çok fedakâr, cömert, iyi niyetli, yumuşak huylu bir yapıya sahipti.

Rasulullah’ın (s.a.s) ikinci hanımı olma şerefine eren Sevde (r.a) ayrıca İslâm’ı ilk kabul eden hanımlardandır.

Hazreti Sevde, Peygamberimize ( aleyhisselâm ) karşı çok itaatkâr idi. O’na karşı edep ve terbiyesinde hiç kusur etmez, emirlerini titizlikle yerine getirirdi. Her yerde O’nunla beraber olmayı ve O’na hizmetle şereflenmeyi canla başla isterdi. Çok şakacı ve latifeyi severdi. Birçok kere Peygamberimizi ( aleyhisselâm ) şakalarıyla sevindirmiş ve duasını almıştır.

Hz Sevde ( radıyallahü anha ), alçak gönüllülüğü, eli açıklığı, bol sadaka dağıtmasıyla tanınırdı. Kendisine gelen bütün hediyeleri fakirlere verir, onların sevinmesinden çok zevk duyardı. Bir gün Peygamber efendimizin hanımları huzura toplanarak Ona sordular. “Ya Rasulallah, bizim içimizden hangimiz size en önce kavuşacak dersiniz?” Bunun üzerine Peygamberimiz ( aleyhisselâm ) de; “Vefâtımdan sonra bana ilk kavuşacak olan kolu uzun olanınızdır” buyurduğunu Sevde ( radıyallahü anha ) rivâyet etmiştir. Peygamberimizin ( aleyhisselâm ) vefâtından sonra hanımlarının içinde en çok sadaka dağıtan ve cömert olan Hazreti Zeynep binti Cahş vefât etti. Peygamberimizin ( aleyhisselâm ) diğer hanımları ise yukarıdaki hadis-i şerifin mânâsını ancak o zaman anlayabilmişlerdi.

Şakacıydı…

Hz. Âişe ’den de şöyle bir rivayet nakledilir: “Kendisi için yaptığım bulamaç aşını Resûlullah’a (s.a.s) getirdim. Resûlullah (s.a.s) benimle Sevde arasında oturuyordu. Sevde ‘ye yemesini söyledim, o yemedi. Kendisine ‘Ya yersin, ya da onu yüzüne bularım!’ dedim. Yine yemedi. Bunun üzerine elimi aşa daldırıp onun yüzüne buladım. Allah Resulü (s.a.s) güldü ve bizzat eliyle koyarak Sevde ‘ye ‘Sen de

onun yüzünü bula!’ buyurdu. Hz. Sevde de onu yüzüme buladı. Resûlullah (s.a.s) da bunun üzerine tebessüm buyurdular.”

Hz. Âişe Validemiz kendisine şefkatle yaklaşan bu hanımefendiyi hayattayken de vefatından sonra da her daim hayırla yâd etmiştir. Hz. Âişe: “Yerinde olmak istediğim kadınların bana en sevgilisi Sevde binti Zem’a ’dır…” diyerek Hz. Sevde ‘ye olan vefa borcunu dile getirmiştir.

KAYNAKLAR

1-Abdulaziz Şennavî, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabeler), terc. Tâceddin Uzun, Uysal Kitabevi, Ankara, 1991.

2-Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, Çağ Yayınları, İstanbul, 1992, I.

3-Elmalılı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, sdl. İsmail Karaçam – Emin Işık – Nusrettin Bolelli – Abdullah Yüce – Mahmut Özakkaş, Feza Gazetecilik, İstanbul, 1992, III.


30.04.2021 18:51:00

Asude Usluer Uğurlu

LATİFELERİYLE RASULULLAHI SEVİNDİREN BİR HANIM: SEVDE BİNTİ ZEMA

LATİFELERİYLE RASULULLAHI SEVİNDİREN BİR HANIM: SEVDE BİNTİ ZEMA