Yıllarca nasihat dinleriz. Maalesef birkaç saat içerisinde ne hikmetse o kelimeleri duyan sanki biz değilmişiz gibi unutur, ayni hastalığa devam ederiz.

Haset kelimesinin karşılığı çekememezliktir. Haset insanları mutsuz yuvaları huzursuz eden bir hastalıktır. Buda manevî hastalıklar arasında yerini almaktadır.

Gerçekten de, kin ve haset, önemli sosyal problemlere yol açan ahlakî zaafların önde gelenlerindendir. Kardeşliği, birlik ve beraberliği sağlamayı hedefleyen İslâm dini, doğal olarak bu unsurları zedeleyecek olan her türlü davranışlardan insanları men etmektedir.

Haset, insanı rahatsız eden bir doygudur. Haset eden kişiler, ruhî enerjilerini boşa harcarlar, bu yüzden de çoğu kere hayatta başarılı ve mutlu olamazlar. Onların hayatlarına hasede dayalı eylemler hâkim olur. Gönlü haset ateşiyle yananlar, hem kendi rahatlarını bozar, hem başkalarını rahatsız ederler.

Maalesef nefsimize uyuyoruz. Kendi kendimize kapris yapıyoruz. Tabii ki nefsimize uyup kapris yaparsak içimizdeki haset canavarını öldüremeyiz. Âdete o canavarı yağ la balla beslemiş oluruz.

 Bakın insanoğlu öyle bir yaratık ki her konuda iyilikte de kötülükte de Dünya üzerinde eşi ve benzeri yoktur.

Çünkü Allah’ın Emirlerine uyarsa Allah’ın kanun ve kuralına riayet ederse dünya üzerinde adeta bir melek gibidir insan.

Ama Allah’ın değil de kendi nefsinin esareti altına girerse, tüm o güzellikler el değiştirir. Kalbindeki haramiler harekete geçerek haset, kin, iftira dedikodu ve aklına gelebilecek tüm kötülükleri yaparak adeta canavar olup çıkar.

Her zaman kendi kendime soruyorum bu güzellikler var iken, ömür oldukça kısa iken niye kötü olan şeylere tevessül ederiz ki..!

Soruyorum size? Bir kişiye tepeden bakmak veya onu aşağılamak ona haset etmek ona iftira atmak ben adamım diyen bir kişiye yakışır mı?

Bunları bitirebilmek için kalbimizdeki bize düşman olan haset’i, kötü niyeti, kibir’i ve büyüklük taslamayı bitirmemiz gerekir.

 


9.12.2014 00:00:00

Mustafa Avcı

Kötü zan ahlaksızlıktır

Kötü zan ahlaksızlıktır