150-200 senedir Ülkeyi yönetenlerin;  yetiştirdiği nesiller ortada. Geçen süre içinde bütün uğraşmalar, SİSTEM üzerine bina edildi. Bütün enerjiler SİSTEME harcandı. Kurtuluş SİSTEME bağlandı. Kapitalizmin ve Siyonizm´in oyununa gelindi.

      Ne gariptir ki sistemi de insanın çalıştırdığı bir türlü görülemedi. Halende görülmüyor veya görülmek istenmiyor. Dolaysıyla NESİLLER in yetiştirilmesi önemsenmedi. 150-200 yıldır da bu millet bunun cezasını çekiyor, bedel ödüyor.

       Sistem ve rejim tartışmalarıyla birbirimizi yiyip bitirmekle uğraşırken EĞİTİM ve ÖĞRETİMİN nasıl olacağını yoluna koyamadık. Koyamayız da çünkü MİLLİ BÜNYENİN ne olduğun da anlaşamıyoruz.

       MUTLAKİYET, MEŞRUTİYET, CUMHURİYET ve şimdi BAŞKANLIK sistemi. 1876- 2018 arası tam 142 sene de dördüncü sisteme geçtik. Bu 142 yılda ne canlar yakıldı ne canlara kıyıldı ne kanlı ve kansız ihtilaller yapıldı, elimizde KALAN NE?

       Kin, nefret, ben, sen, biz siz, sağcı, solcu, inananlar, az inananlar, menfaate kullanılan particilik, her konuda normal olmak varken militanlık, saldırganlık vs. vs. vs. birazda BÖLÜCÜLÜK.

       Bekliyoruz, umuyoruz, inanıyoruz, BAŞKANLIK SİSTEMİ milletimize birlik,  beraberlik, saadet ve mutluluk getirsin. Millî bünyeye uygun gerçek MİLLİ EĞİTİM sistemini uygulasın.

        Yeter artık BEDENLE değil MİLLİ RUHLA uğraşılsın. Çünkü RUHTAN mahrum olan beden ölü bir cesetten başka bir şey değildir. Millet iradesine uyulsun. Bir art düşünce taşımadığı takdirde her türlü fikre önem verilsin.

       Ancak BAŞKANLIK SİSTEMİ;  eğitim ve öğretimden evvel ADALETE ve HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE inandığını ve ADİL olduğunu göstermesi gerekir ki MİLLİ BİRLİĞİ sağlayacağına halkı inandırsın.

       İktidar yetkililerinden, süslü ve boş lafların ötesinde, Başkanlık Sisteminin ilimizde nasıl ve kimler tarafından yürütüleceğini anlatmasını ve halka göstermesini öneriyoruz.

      Madem bu sistem halkoyu ile getirildi, buyurun anlatın HALKA dinleyelim ve öğrenelim ve uyalım hatta yardımcı olalım, ilimiz ve ülkemizin yüzü gülsün.

       Biliyor bizlere anlatmıyorsanız ayıp ediyorsunuz, bilmiyor öğrenmiyorsanız yine ayıp ediyorsunuz. Bizler BAŞKANLIK sisteminin illerde nasıl çalışacağını şayet CUMHURBAŞKANIMIZDAN öğreneceksek onu bilelim ve ondan talep edelim.

        İktidar mensuplarımızdan talebimiz,  kendi imkân ve gayretleriyle yetişen ehliyet ve liyakat sahiplerinin lütfen hakkını verin. KÖR ve BUDALA particilik tarafından harcanmasın. Kendilerini,  ispat ve hizmet edecekleri makamlara getirilsin. Dolaysıyla DEVLET ve ÜLKE kazansın vede Milli Birlik sağlansın.

      Yani,  kendini yetiştirmiş ve ülke ve dünya gerçeklerini görmüş; BİRİKİMLİ insanlarımız da ne yazik ki dış ülkelere gidiyor, göndermeyin.

     Geçen 200 yıl içerisinde DEVLET olarak, EĞİTİM ve ÖĞRETİMLE nesillere ne verildi de, ne isteniyor? Gerçeklere bakarsak koskoca bir karmaşa. İsteseniz de bir şey veremezsiniz. Çünkü ortada ne ÜLKÜ ne AMAÇ nede GAYE var.

 Ülkü, gaye ve amacı olan gençler hep ezildi ve ezilmeye devam ediliyor. Partilerin arka bahçesi niteliğini taşıyan gençliği biz HÜR gençler olarak kabul etmiyor ve doğru bulmuyoruz.

     Amaç,  KARLI çıkmak,  DEVLETTE bişey olmak, bir KÖŞE kapmak yani kendi varlığı ile pek bir işe yaramayanlar, herhangi bir partide, ama özellikle iktidar partilerinde çevirdiği dümenlerle, partinin veya DEVLETİN herhangi bir yerine kapağı atmayı amaç ediniyor.

     Ülküsüz, amaçsız, gayesiz sistem içinde, bireysel olarak ülküsü, amacı, gayesi olanlar çıkmasa idi bu gün nesiller adına İFLAS BAYRAĞINI çoktan çekebilirdik.

     Şu an bizi daha çok ilgilendiren, yaşantımızı ve geleceğimizi etkileyen ve Türkiye´yi idare eden neslin yaşları 30-80 arasındadır. Hepsi de Cumhuriyet Devrinde yetişmiş olanlardır.

     Vali, bakan, milletvekili, hâkim, savcı, il başkanı, belediye başkanı, iktidar ve muhalefet mensupları hep aynı kuşaktır. Neden bu kadar, İLGİSİZ, TEDBİRSİZ,  KAYGISIZDIR?

     Bu dört dönemdeki, devlet ve milletin yükünü omuzlayan o nesil içinde yetişmiş, az sayıda ki kişiler sorumluluk taşımışlar. Bunlar hatalı veya sevaplı, yanlış veya doğru, ülke kaderiyle hayatları boyunca alakalanmışlardır.

      Şu anda ki nesil,  YILAN, ACİZ, RAHATÇI, ÇEKİNGEN, NEMELAZIMCI ve RENKSİZDİR. Topa gelişine vuran şahsi çıkarı için her türlü hesapları yapmaya çalışan, geçmişini ve başkalarını SUÇLAYAN aşağı yukarı hiçbir birikimi olmayan, YIĞIN görüntüsündedir.

     RUH DÜNYAMIZ boş, çünkü her zaman ihmal edilendir. Ruhlarımız manevi bir susuzluk içinde kıvranmaktadır. Haklı olarak kurtuluş isteyen, nesiller hala kendini selamete çıkaracak bir yol bulmuş değillerdir.

     Hiç şüphe yoktur ki; bu günümüz, dünün eseridir. Bu günün hayatını hazırlayanlar, bu hayatın tohumlarını topluma dünden attılar. Şimdi atılan tohumlar 30-40 sene sonra inşallah bela olmazlar.

     Yarının hayatını da bugün ekilen tohumlar meydana getirecektir. Yarının hayatı kafaların dışı ile değil içi ile uğraşanların eseri olacaktır. Şu anda kimse kimsenin samimi olarak, ne kafasının içiyle nede dışıyla ilgilenmiyor. Bütün hesaplar, menfaat veya KÖR ve BUDALA particilikten ibarettir.

     Allaha hamdolsun ki, kenara fırlatılan ehliyet ve liyakat sahibi olanlar Devlet ve milletine sonuna kadar bağlı oldukları için, kendi yollarında, içleri kan ağlayarak hizmetlerine devam etmektedirler.

     Bu koca Ülke, bir avuç vatan sevdalısının omuzlarında gidiyor. Bir avuç vatan delisi sırtından indirsin gör vatanın başına neler gelir. Onun için bunları da zıvanadan çıkarmayalım.

     Herhangi bir toplum, kendine mahsus değerleri yıkıyorsa, her gün uçuruma gidiyor demektir. Bizce herkes değerlerin bir çivisini menfaati için çekiyor. Umarım yöneticilerimiz yıkılan değerlerin yıkılmaması için tedbirlerini geç kalmadan alırlar

     Bir hırsız bir bağdan bir bostan çalar. Rüşvetçi, ahmak, budala birileri, bir bostan karşılığı bir bağı satar. Milli tarihimiz bu örneklerle doludur.

                                 HAYROLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.


11.11.2018 19:49:32

Rasim Gül

Kör ve Budala Particilik

Kör ve Budala Particilik