Yolda yürüyecek olan kimsenin ayakları serbest olmalıdır, zincire bağlı değil. Zincire bağlı olan nasıl yürüyemezse, gönlü dünyaya, kendi gibi insanlara, makama ve mala bağlı olan da manen yol alamaz?

Dünya malının devre mülk olduğunu unutur. Gerçek malın bu dünyada infak edip kendi adına kaydettirdiği mal olduğunu düşünemez. Her fırsatta malı ve diğer insanlara zulmetmeyi başarı zanneder. İyilik yapmayan, imkânlarını başkaları ile paylaşmayan, para ve maddi şeylerin kendini cezp ettiği insan yukarılara; melekût âlemine yükselemez. Dünyayı ebedi kalıcı mekân edinmiştir. 

Artık birlikte yaşadığı insanlara çıkar menfaat ilişkisi ile bakar ve öyle değer verir. Yapması gerekeni sadece menfaat açısından değerlendirip, kararı öyle verir. Toplumdan ve hatta kendinden kaçar. İçinde bulunduğu durum kendisini rahatsız eder. Zamanla öyle boyuta ulaşır ki kimlik kaybına uğrar, kendini bulamaz hale gelir. Malla kirlenen ruh; para sevdasıyla kararan kalp, altın ve gümüşün ışıltısı ile kamaşan göz ve karışan zihin, insani gerçeklere ve ilahî sırlara perdelidir. İnsanlarla olan ilişkisine çıkarı kadar tarih verir ve sonra yok sayar. İnsanın iyilik yapmasının ve cömert davranmasının önündeki en büyük engel ise dünya sevgi ve ilgisi ile dünya nimetlerine dört elle sarılmasıdır. Allah Tealâ Kur´ân-ı Kerim´de, dünya hayatının çekiciliğine ve geçiciliğine, ahretin ise ebedî oluşuna dikkat çekerek insanları uyarmaktadır. Mal, makam, mülk ve evlat. Hepsi fani ve geçicidir. Dolayısıyla baki olanın tarafına yönelmeye ihtiyaç vardır.

Nerden gelip nereye gideceğimizi unutmayalım. Dünü bugünü gözden geçirelim. Yarını görmeye çalışalım?

 


16.01.2017 12:11:26

İshak Pekgöz

Kır Zincirleri

Kır Zincirleri