Değerli okurlarım,

Günümüzde bedensel hastalıklarımızın tedavisine vermiş olduğumuz önemi, manevi (kalbî) hastalıklarımızın tedavisine verdiğimizi söylemek oldukça güçtür. Hâlbuki her ikisi de aynı derecede önemli ve mutlaka tedavi edilmesi gereken hususlardandır. Öyleyse sorun nedir? İnsanların zamanlarını, paralarını ve güçlerini “iyi bir imaj” için nasıl harcadıkları, daha çok insana ulaşmak ve daha çok kazanmak için zihinlerini bu uğurda nasıl yorduklarını hepimiz biliriz. İyi tanınmak, iyi bilinmek, toplum içinde hatırı sayılır bir yer edinmek doğal bir hâldir. Ancak olduğundan farklı görünmeye veya göstermeye çalışmak, böylece bir gerçekliğin üstünü örterek sahte gerçeklikler inşa etmek ne kadar insani ve ahlakidir? İnsanı riyakârlığa sevk eden sebeplerin başında “ucb” yani kendini beğenme duygusu gelir. Kötülenmekten korkma, şan, şöhret ve birtakım menfaatlere ulaşma isteği de insanı riyakâr olmaya iten sebeplerdendir.

Başkaları tarafından takdir edilme ve beğenilme, nefse hoş gelen bir durumdur. Kişi bu duyguyu kontrol edemezse davranışlarını bu arzu doğrultusunda gerçekleştirmeye çalışır, zamanla insanların yanında başka türlü, yalnızken başka türlü davranmaya başlar ve ikiyüzlü bir kişiliğe bürünür. Arzuladığı hedefe varınca daha farklı kişiliğe bürünür bu gerçek kişiliğidir. Hâlbuki insanları bu şekilde aldattığını düşünen riyakârın bu sahte tavrı, ahirette ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla kişinin sahte yüzlerden kurtulabilmesi için Allah’a yerde ve gökte hiçbir şeyin gizli kalmadığını (Âl-i İmran, 3/5.), O’nun, kulların bütün yaptıklarını gördüğünü (Alak, 96/14.)ve hangi niyetle yaptıklarını bildiğini (Hud, 11/5.)hatırdan çıkarmaması önemlidir. Peygamber Efendimiz bu hakikati şöyle dile getirir: “Allah sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, bilakis kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34.)“Ameller ancak niyetlere göre değer kazanır. Herkes niyet ettiği şeyin karşılığını alacaktır.” (Ebu Davud, Talak, 10-11.)hadisi de niyetin güzel amellere ibadet değeri kattığını ifade eder.

 Bize düşen bu gerçekleri hatırlamak hatırlatmaktır. Hatırlar ve hatırlatırsak kim kazanır?


9.02.2015 09:36:46

İshak Pekgöz

Kim kazanır?

Kim kazanır?