Hicretin 61. yılının 10 Muharrem günü Hz. Hüseyin ve yanında bulunan bir avuç insan 4000 kişilik Yezid ordusu tarafından kuşatılarak bugün Irak toprakları içerisinde kalan Kerbela´da hunharca katledildiler.

Bu normal bir cinayet değildi. Katledilen Hz. Peygamber´in sevgili torunuydu, bir. Katledilmeyi gerektiren bir cürüm işlememiş, sadece yönetim kendisini potansiyel muhalif gördüğü için türlü entrikalarla yerinden edilerek tuzağa düşürülmüştü, iki. Onun katli, değil bir peygamber torununa, hiçbir insana, hatta bir canlıya dahi reva görülemeyecek hunharlıkta gerçekleştirilmişti,

 üç. İşte bütün bu sebeplerden dolayı bu olay Müslümanların hafızasına adeta silinmez bir biçimde kazındı. İslam ümmetinin kollektif hafızası Sünni´siyle Şii´siyle, Bekrî´siyle (kökeni Hz. Ebubekir´e dayanan tarikatların mensupları), Alevi´siyle (kökeni Hz. Ali´ye dayanan tarikat ve meşreplerin mensupları) bu olayı unutmadı ve unutturmadı.

 Kerbela ağıtları, mezhep ve meşrep ayır edilmeksizin Müslümanların yaşadığı her coğrafyada yüzyıllardır yakıla geldi. Yanık sesli erkekler ve kadınlar, gözyaşları eşliğinde Hüseyniye´leri dillendirdiler.

Kimi kaynaklar aksini iddia etse de, başta Müslüman Anadolu halkı olmak üzere birçok Müslüman halk, kendi cenazesinin taziyesine gelenlere helva ikram eder gibi, Hz. Hüseyin´i öz evinden çıkmış kendi cenazesi bilerek, onun adına Aşureler kaynatıp dağıttı.

Yitirdiği babası ve anasının ardından taziyeye gelenlere helva ve tatlı dağıtan evladın maksadı nasıl ki ?Gözüm aydın olsun! İyi ki kaybettim! Bu sevinci paylaşalım? (!) anlamına gelmiyorsa, elbette samimi kitlelerin 10 Muharrem´i  aşure ile karşılamaları da ?Oh olsun!? anlamına gelmiyordu. Bu bir tanesinin dahi aklının köşesinden geçmezdi. İnsanlar Kerbela´da olanların anısını zihinlerde taze tutmak için çocuklarının adını Hüseyin ve Zeynep koymaktan bir an bile geri durmadılar.

Özetle Hz. Hüseyin, tüm Müslümanların gönüllerinde yer tutan ortak sembollerden biri olmuştu. Bu ortak değeri, mezhep taassubuyla kendi hanelerine yazıp tekelleri altına almak isteyen mezhebi dininin önüne geçmiş kimi müfrit Şiiler, hiçbir zaman Şia´nın tümünü temsil etmedi ve edemezdi de?

Karşı tarafı hasım görerek ?Yezitlikle? suçlayan bu tiplere bakıp kimse Hz. Hüseyin´den soğuyamazdı. Yine ender de olsa, mezhep taassubuyla Hz. Hüseyin´in hunharca katlini mazur göstermeye çalışıp bin bir dereden su getiren bazı kalemler, Sünni dünyada hiçbir zaman muteber kabul edilmediler. Mezhebini din edinen bu gibilerden sadır olan bu tür aykırı ve şaz yaklaşımlar, Sünni çoğunluğun gönlünden Hz. Hüseyin sevgisini alamazdı ve alamadı da? Şimdi o tür taassuplar yerini akl-ı selime terk ediyor. Yavaş yavaş Müslümanlar ortak değerlerini birbirlerinden kıskanmadan ve onları ipotekleri altına almadan koruyup yaşatabileceklerini daha iyi öğreniyorlar. Bu gerçekten de güzel bir gelişme?

Tersi ahmaklık olurdu. Küffarın mezhep, meşrep, mektep demeden Müslümanların geleceğini toptan yok etmek için seferber olduğu şöyle bir zamanda, Müslümanların ortak sembol ve değerlerinden ilham ve güç alarak geleceği inşaya yönelmekten başka çıkar yol gözükmüyor. Seksenli yılların ünlü bir marşı vardı. Nakaratı ?Her gün âşûrâ / Her yer Kerbelâ? idi. Ne dersiniz?

Her gün kanayan İslam coğrafyasına bakınca, bunun bir marşın dizeleri değil de günümüz İslam dünyasının halini özetleyen bir tespit olduğunu söylesem, ?hayır? diyeniniz çıkar mı? İhanet eden ?Kûfe´leri? var oldukça, ?Hüseyinleri´ bitmez bu dünyanın?Hz. Hüseyin´in şehadet yıl dönümü münasebetiyle kalın sağlıcakla


19.09.2018 12:32:13

Hafiza Çolak

Kerbela

Kerbela