Bu yazımı aslında 12 Eylül günü yazacaktım.

   Fakat internetin hışmına uğradığımdan gönderemedim.

   Konumuza gelecek olursak.

  Bilindiği gibi İnsan oğlu Rabbimiz tarafından yaratılan tüm mahlukların içindeki en üstün varlıktır!

  Üstünlüğün nişanesi olarak ise Rabbimiz kendisine yeryüzünde halife olarak seçmiş ve yarattığı diğer tüm canlı ve cansızları ise hizmetine vermiş.

   Yüceler, Yücesi Mabudumuzun bu kadar değer verdiği insanoğlu bundan dolayı akla gelen maddi ve manevi iyiliklerle güzelliklerin tamamını hak ediyor.

   İnsanlık bunu hak ediyor.

    Ediyor etmesine de insanların içinden çıkan ve  dünya malı hırsıyla içinden çıktıklarını daha çok dünyalık mal ve makam hırsı için sindirenler nedeniyle maalesef hak ettiğimize şimdiye kadar kavuştuğumuzu iddia edecek olan var mı?

     Yer yüzünün kalkınmış ve kalkınmalarıyla aynı paralelde demokrasilerini de yükselten ülkeler dışında içinde Türkiye ninde bulunduğu ülkelerde yaşayanların hakkı olana kavuşamamasının sayısız sebebi var.

    Bunların başında gelen yegane sebep ise yönetenle yönetilenler arasında bir sözleşmenin şimdiye kadar yapılamasıdır.

    Milletin ve yönetenlerin mutabık oldukları bir sözleşmenin şimdiye kadar yapılamamasının ceremesini yani zararını ise Rabbimizin ?Eşrefi Mahlukat? olarak gördüğü ve kendisine halife seçtiği insanoğlu çekiyor.

    Bizim ülkemiz ve bizim ülkemizdeki gibi kendilerini ?Beyaz? efendi!,halkı ise ?Siyah? köle olarak gören yönetenlerden milleti korumanın yegane çaresi bu ayırımı ortadan kaldıracak yeni tam bir mutabakattır.

 Bu mutabakat 12 Eylül 2010´da yapılan referandumda ilk meyveleri alınan hür iradeyle yönetilenlerin bunu nasıl başaracakları ortaya kondu.

   Bu mutlu İstikbal  güzel başlayıp,sonradan sün dürülemeyen,eğilip bükülmeyen tam sivil,tam demokratik anayasadır.

    Yönetilenle,yöneten arasında ve yönetilenlerle,yöneteceklerin kendi aralarında hak ve sorumluluklarını belirleyerek mutlu istikbalimizi sağlayacak bu milli sözleşme için fırsat bir kez daha milletimizin ayağına geldi.

     Bu fırsat 1 Kasım genel seçimleridir.

    Milletimizin medeni ülkelerde yaşayanların sahip olduğu tüm haklara kavuşması.

     Ülkemizin de kıyamete kadar birlik ve dirliğini sağlamasının yegana reçetesi ve bu reçetenin kesintisiz olarak uygulamanın sigortası olan Yeni Anayasa´nın 1 Kasım Seçimlerinden sonra hazırlanabilmesi için herkesin üstüne düşeni yapması ve yaptırması dileğiyle.

     Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.


15.09.2015 12:32:00

Ali Genç

İyi ve güzel olan her şeyin reçetesi!

İyi ve güzel olan her şeyin reçetesi!