Bugün müminlerin bayramı Cuma, sık sık deriz ya, ? Allah imandan Kurandan ayırmasın? diye. Gerçekten iman nedir, imanı ne kadar biliyoruz? Bugün de iman nedir bu konu üzerinde durmak istiyorum.

       İman sözlükte, "bir kişiyi söylediği sözde tasdik etmek, doğrulamak, söylediğini kabullenmek, gönül huzuru ile benimsemek, karşısındakine gü­ven vermek, güvenlikte olmak, şüpheye yer vermeyecek biçimde içten ve yürekten inanmak" anlamlarına gelir.

       Terim olarak ise, Hz. Peygamber´i, Allah Teâlâ´dan getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerde (zarûrât-ı dîniyye) tasdik etmek, onun haber verdiği şeyleri tereddütsüz kabul edip bunların gerçek ve doğru olduğuna gönülden inanmak demektir.

      Buna göre; imanın hakikati ve özü kalbin tasdikidir. Kalbin tasdiki imanın değişmeyen aslî unsurudur. İmanla bilgi arasında çok yakın bir ilişki söz ko­nusudur. Her inanan kişi, neye inandığını bilir, fakat her bilme inanmayı ge­rektirmez. İnanılacak esaslarla ilgili bilgiye iman denilebilmesi için, kişinin gönlünde ve kalbinde hür iradeye dayalı bir boyun eğişin, teslimiyetin ve tas­dikin bulunması gerekir. İman edene sevap, etmeyene ceza verilmesinin da­yanağı, kişinin gönülden bağlılığının ve tasdikinin bulunup bulunmamasıdır.

     Ayet ve hadislerde:  "Ey Peygamber, kalpleri iman etmediği halde, ağızlarıyla inandık diyen­lerden ve Yahudilerden küfür içinde koşuşanlar seni üzmesin..." (el-Mâide 5/41).

      "Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslâm´a açar..." (el­En?âm 6/125).

      "Allah cennetlikleri cennete, cehennemlikleri cehenneme koyacak, sonra da bakın kalbinde hardal tanesi kadar imanı olan birisini bulursanız onu cehennemden çıkarın diyecektir" (Buhârî, ?Îmân?, 15; Müslim, ?Îmân?, 82).

      Görüldüğü üzere imanın esası, inanılacak şeyleri kalbin tasdik etmesidir. Bir kimse diliyle inandığını söylese bile kalbiyle tasdik etmezse mümin ola­maz. Buna karşılık kalbiyle tasdik edip inandığı halde, dilsizlik gibi bir özrü sebebiyle inancını diliyle açıklayamayan veya tehdit altında olduğu için kâfir ve inançsız olduğunu söyleyen kimse de mümin sayılır. Bunun en belirgin örneği şu olaydır:

      Sahâbîlerden Ammâr b. Yâsir, Kureyş müşriklerinin ağır baskılarına ve ölüm tehditlerine dayanamayarak kalben inanmakla birlikte, diliyle müslüman olmadığını, Hz. Muhammed´in dininden çıktığını söylemiş, bu olay hakkında âyet-i kerîme inerek, Ammâr´ın mümin bir kimse olduğu belirtilmiştir: "Kalbi imanla dolu olduğu halde (inkâra) zorlanan kimse hariç, kim iman ettikten sonra Allah´ı inkâr ederse ve kim kalbini kâfirliğe açarsa, işte Allah´ın gazabı bunlaradır. Onlar için büyük bir azap vardır" (en-Nahl 16/106).

             Kalplerde neyin gizli olduğunu ancak Allah bilir. Bir kimsenin iman et­tiği, ya kendisinin söylemesiyle veya cemaatle namaz kılmak gibi mümin olduğunu gösteren belli ibadetleri yapmasıyla anlaşılır. O zaman bu kimse mümin olarak tanınır, müslüman muamelesi görür, müslüman bir kadınla evlenebilir. Kestiği hayvanın eti yenir, zekât ve öşür gibi dinî vergilerle yü­kümlü tutulur. Ölünce de cenaze namazı kılınır, müslüman mezarlığına def­nedilir. Eğer bir kimse inancını diliyle ikrar etmezse ona, müslümana özgü bu tür hükümler uygulanmaz. Birde helal ile haramı bilmesi, inkar etmemesi lazım.

       Dil ile ikrar bu derece önemli olduğu için genellikle iman, "Kalp ile tasdik ve dil ile ikrardır" şeklinde tanımlanmıştır. Fakat imanı bu şekilde tanımla­mak, kalbi ile inanmadığı halde inandım diyenin mümin olmasını gerektir­mez. Bu konuda bir âyet-i kerîmede, "İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde Allah´a ve âhiret gününe inandık derler" (el-Bakara 2/8) buyurulmuştur.

       Gönülden inanmadığı halde, diliyle inandığını söyleyen kişi ?kalpteki inanç ve ikrarı bilinemediği için? dünyada müslüman gibi işlem görür. Fakat imanı bulunmadığı ve münafık olduğu için âhirette kâfir olarak işlem göre­cek ve cehennemde ebedî kalacaktır.

       Bu konu çok geniş ve uzun, ama imanı iyi bilmek ve imandan ayrılmamak olsa gerek.


3.08.2017 08:13:26

Erdogan Kaya

İman nedir?

İman nedir?