1965´den önce görev yapan İmamlar camilerin kürsülerinden verdikleri vaizlerde ve minberlerinde  irat ettikleri hutbelerde cesurca Hakk bildiklerini tam olarak yerine getiremiyorlardı.

TÜRKİYEDE İSTİSNALARIN DIŞINDA 2010  ANAYASA OYLAMASINA KADAR LAİKLİK DİN DÜŞMANLIĞI OLARAK UYGULANIYOR,DİNDAR KAMU GÖREVLİLER VE ÖĞRENCİLER KAMUDAN DIŞLANIYORDU

   Bunun 1. sebebi evrensel tanımı ve pratikteki uygulamasının aksine Türkiye´de laikliğin tanımının ?La din? yani din karşıtlığı olarak yorumlanması ve bu nedenle dinin ve dindarın her vesileyle dindar asker,polis ile diğer kamu görevlileri ile dini eğitim alan öğrencilerin kamu tarafından dışlanmasıydı.

    Bu nedenledir ki din Yetmişli yılların sonlarına kadar tamamen caminin içine hapsedilmek istenmiş,burada dinin tam olarak anlatılmasının başta TCK´NIN 163. maddesi olmak üzere ceza kanunları ve çeşitli direk ile dolaylı idari tedbirlerle engellenmesi nedeniyle unutarak  Namaz takkesiyle camiden dışarı çıkanın başındakinin alınıp yırtılmasının yanında kendilerine ayrıca da yüklüce de bir idari para cezası uygulanmasıydı.

İMAM VE MÜEZİNLER GEÇİMLERİNİ CEMAATİN İANELERİYLE KARŞILAYABİLİYORLARDI

    Camii İmamları gibi müezzinlerinde görevlerinin gereğini  cesurca yapamamalarının sebeplerinden  ikincisi ise kendilerinin ve bakmakla yükümlü olduklarının geçimini sağlayacak garantili daimi  bir maaşlarının olmamasıydı.

   Hemşerimiz Mehmet Altınsoy´un Diyanet İşleri Başkanlığından sorumlu olduğu 1. Devlet Bakanlığı görevindeyken çıkartılmasına vesile olduğu 633 sayılı Diyanet İşleri Teşkilatı Kanunundan önce İmam ve müezzinler günümüzdeki gibi devletten her ay maaş alan, emeklilik keseneği de olan kendileri ile  birlikte bakmakla yükümlü olduklarının sağlık giderini de karşılayan memur kadrosuna sahip değillerdi.

 İMAM VE MÜEZZİNLERE HARMAN SONU VEYA BAĞ BOZUMUNDAN SONRA SENELİK VERİLİRDİ!

    Maaşlarını camilerin cemaati ve hayır sahiplerinin verdiği ianelerle alabiliyorlar.

    Bu nedenle de genel olarak şimdiki gibi her ay ceplerine sıcak para girmiyor ve genel olarak Harman ile Bağ bozumu sonlarında cemaat tarafından kendilerine para ödenebiliyordu. 

    Bu ise onların ihtiyacını zamanında sağlayamadığı gibi genel olarak ta ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda olmuyordu.

     Sürekli garantili gelirleri olmadığından Allah(C.C.)´ın emirlerinin tamamını cesurca kürsüyü döverek te açıklayamadıkları gibi cemaat tarafından verilen gelirleri çoğu zaman yetmediğinden ikinci veya üçüncü bir işte de çalışmak zorunda kalıyorlardı

    Bu olumsuzluk Türkiye Cumhuriyetinin 3. Diyanet İşleri Başkanı Olan Ahmet Hamdi Ak Seki´ninde damadı olan 10 yıl önce bu gün Hakka yürüyen hemşerimiz Mehmet Altınsoy´un ilk devlet bakanlığında 22. Haziran 1965 tarihinde TBMM sinde kabul edilen.

     2 Temmuz günü 12038 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Diyanet İşleri Teşkilatının kuruluşunu düzenleyen 633 sayılı kanunla ortadan kalktı.

     Yaptığı bu güzel hizmetin sevabının Yaratanımız tarafından kendisine verilmesi, maaş alma hakkına kavuşan imam ve müezzinler tarafından kendisinin dualarında eksik edilmemelidir.

    İMAM VE MÜEZİNLERLE ANKARA VE AKSARAY´IN KARA BAHTINI AK EDEN?ADAM!?

     1.Devlet Bakanlığında gerçekleştirilmesini sağladığı yasal düzenlemeyle Camii imamları ve müezzinleri için ülkemizde bir ilki gerçekleştiren,ayrıca  Ankara ve Aksaray´ımızın kara bahtını da ak eden hemşerimiz Mehmet Altınsoy tartışmasız medarı iftarımızdır.

ALTINSOY´LA 2 YIL BOYUNCA AKSARAY´IN VİLAYETLİK MÜCADELESİ ÇALIŞMASINI YÜRÜTTÜK!!!

    Daha önce bir çok defa kendisini bizzat dinlememe ve hayatıyla ilgili olarak komşumuz olan amcasını kızı Elif  teyze ve  ilimizin  unutulmaz siyasetçilerinden İsmet Demir aracılığıyla bilgi sahibi olmama rağmen medarı iftarımız,memleketimizin hayırlı evladı Mehmet Altınsoy la benim asıl tanışıklığımız ve kader arkadaşlığı 2 yıl kendisiyle de paslaşarak ve sağladığı maddi ile manevi desteklerle Aksaray´ımızın hak etmediği  56 yıl süren 2. İlçelik esaretinden kurtarılması çalışmasında gelişti.

     10 yıl önce 17 Şubat günü aramızdan ayrılan Mehmet Altınsoy  merhumun hepimizin medarı iftarımız olmasını sağladığı en önemli başarılarından biriside yağan siyah karı ile literatüre geçen Türkiye´nin havası en kirli,trafiği içinden çıkılmaz hal alan ve  en lüks semtlerinde bile içme ve kullanma suyu sürekli olarak akmayan.

     Bırakın bir başkentliliğe yakışmasını! Şehirciliğe bile yakışmayan bu sıkıntılarını aklını kullanarak aldığı ve uyguladığı tedbirlerle ortadan kaldıran bir Aksaraylı ve Hayırlı bir vatan evladıdır.

ŞEHİT BAŞBAKAN MENDERES TARAFINDAN TEMELİ ATILAN KOCATEPE CAMİ MERHUM ÖZAL´LA ALTINSOY´UN SAMİM ÇABASIYLA ANKARA´LILARIN HİZMETİNE AÇILDI!!!

      Merhumun diğer hizmetleri ise Çamlıdere Barajı, Ankara Çevreyolu Çankaya´daki Ankara´nın timsallerinden biri olan Ata Kule,Altın Park ve Demokrasi şehidi merhum Başbakan Adnan Menderes tarafından temeli atılan  Ankara Kocatepe Camisinin 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal ile birlikte sarf ettikleri çalışmayla tamamlanmasını sağlayarak hizmete açılmasıdır.

     Merhum Altınsoy´un Aksaray´ımız İçin ise sağladığı en önemli hatta tüm hizmetlerinde anası olanı ise Vilayet olmamızı sağlamasıdır.

AKSARAY´IN 2. İLÇELİKTEN KURTARILARAK VİLAYET OLMASININ BAŞ MİMARI?DA ALTINSOY´DUR!

    Merhumla 8. Cumhurbaşkanımız Özal arasında 1983 yılının Ekim ayında Aksaray hükümet meydanında yapılan ANAP mitingindeki konuşmayla başlayan ve 6 yıl boyunca Özal ile birlikte geliştirilen ortak strateji ile yürütülen çalışmayla adeta nakış işlenircesine yapılan çalışmadır.

   Bu güzel akıllı çalışmayla 56 yıl süren hiç hak etmediğimiz, asla ve asla da hak etmeyeceğimiz 2. ilçelik prangasının önündeki tüm engeller birer,birer Özal ile birlikte ortadan kaldırılmasını sağlayarak günümüzün her yönüyle gelişen Aksaray´ın önündeki tüm engelleri kaldırmasıdır.

      Tüm hemşerilerimiz ve sevenleriyle birlikte merhuma Yüce Mevla´mızdan rahmet diliyorum.

     Cuma´nız Mübarek olsun.

    Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.