Öyle bir zaman dilimi ki insanlık insanlığını kaybetmiş, kalpler kaskatı kesilmiş, vicdanlar adeta kurak bir çöle dönmüş. Gönlü hep bekleyiş içinde olanlar insanlığı bu hengâmeden çıkaracak bir kurtarıcı bekliyor. Nihayet eşref-i mahlûkat (s.a.v) dünyaya teşrif ediyor. Kuruyan çöllere su, katılaşan kalplere rahmet iniyor. Karanlıklar aydınlanmaya, şuurlar yeniden dirilmeye başlıyor.

Zaman zamanı kovalarken, Hak ile tanışma nasibi olanlar O Nur´un (s.a.v) çeşmesinden akan iman suyundan kana kana içecekler?

Peygamber (s.a.v), artık yeni yurdu Medine´de. İnsanlar, cehennemden azat olmak için kurtarıcıya geliyor. Kadını, erkeği, yaşlısı, genci? Söz vermeler ve biat etmeler? Biat edenlerin her biri imanında Uhut dağı gibi sabit kalacak. Her zorluğa göğüs gerecek?

İşte bunlardan biri, akıp giden zamana rağmen imanı ve ismi kıyamete kadar dillerden düşmeyecek biri, Ümmü Atiye (r.a). İmanıyla, ahlakıyla, metanet ve sabrıyla örnek bir sahabi hanım. Allah Resulünün (s.a.v) saadet ikliminde yetişmiş biri.
Öncesi bilinmeyen ama sonrası hiç unutulmayan hayatına İslam´la şereflendikten sonra adeta yeni bir sayfa açmış?
Kaynaklarda onun imandan önceki hayatı ile ilgili elimizde yeteri kadar bilgi mevcut değil. Bizdeki bilgiler İslam´la şereflendikten sonraki kısmıyla sınırlı.

Sevgili Peygamberimizin ilk kızı Hazreti Zeynep radıyallahu anhâ´nın cenazesini yıkama vazifesini yerine getirmekle mutlu olan ve o hizmetin kendisine verilmesinden büyük şeref duyan bir bahtiyar hizmet eri.

O, Medinelidir. Asıl adı Nesibe binti Hâris´tir. ?Nesîbe´cik? anlamında Nuseybe binti Hâris diye de telaffuz edenler vardır. Ümmü Atiye onun künyesidir. Hadis rivayetlerinde bu künye ile tanınmıştır.

O, Resûl-i Ekrem (s.a.v) efendimizin hicretinden sonra İslâm´la şereflenmiştir. Efendimiz, Medine´ye yerleşince kendi isteği ile bizzat gidip, huzuruna varıp biat etmiş hanımlardandı.

Hayatından Öne Çıkanlar?

 *İsmi Nuseybe olan Ümmü Atiye (r.a) anlatıyor: "Bana bir koyun tasadduk edilmişti. Hz. Âişe´ye (r.a) bir miktar et gönderdim. Resûlullah (aleyhissalatu vesselam) o sırada Hz. Âişe ´ye: "Yiyecek bir şeyler var mı?" diye sormuş, Hz. Âişe de (r.a): "Hayır! Ancak, Nuseybe şu (kendisine tasadduk edilen) koyundan gönderdiği bir miktar et var" cevabını vermiş. Resûlullah: "Getir onu, o koyun yerini bulmuş (bize hediye olarak gelen zekât olmaktan çıkmıştır)"demiş." [Buhari, Zekât 31, 62, Hibe 5; Müslim, Zekât 174, (1076).]

* Ümmü Atiye (r.a) anlatıyor: "Biz temizlikten sonra (kandaki) sarılık ve bozluğu hiçbir şey (yani namaza mâni) saymazdık."

Biati:

Rivayete göre Allah Resulü (s.a.v), Medine´ye geldikten sonra iman edenlerden biat almaya başlamıştı. Kimileri davetle, kimileri hasretle koşup o büyük kurtarıcıya teslim oluyor, biat ediyorlardı.

Ümmü Atiyye´nin (r.a), Hz. Peygambere (s.a.v) biatini gelin kendi ağzından dinleyelim;

?Hz. Peygamber (s.a.v), Medine´ye geldiklerinde Ensar kadınlarından biat etmek isteyenlerin bir evde toplanması için (etrafa) haber ulaştırdı. Ömer b. Hattâb´ı da (r.a) kendisine vekil olarak bize gönderdi. Ömer (r.a) gelip evin kapısında dikildi. Bize, Allah´ın selamı ile selam verdi. Biz de onun selamına karşılık verdik. Bundan sonra Ömer, ?Ben, Allah Resulünün size gönderdiği elçisiyim? dedi. Biz de, ?Allah Resul´üne ve Allah Resulünün elçisine biat etmeye söz verdik? dedik. Hz. Ömer, ?Allah´a hiç bir şeyi denk tutmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarımızı öldürmemek, iftira atmamak, bulduğunuz bir çocuğu kocamıza isnat etmemek veya gayrimeşru bir çocuk dünyaya getirip onu kocamıza mal etmemek ve herhangi bir iyilikte isyankâr olmamak üzere biat ediyor musunuz?? diye sordu. ?Evet, biat ediyoruz? dedik. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a) kapının dışından elini uzattı. Bizler de içeriden (eli elimize değmediği halde, musafaha ediyormuş gibi o yöne doğru) ellerimizi uzattık. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a), ?Allah´ım! Sen şahit ol!? dedi. (O günden sonra) âdet görmekte olanlarımızın ve yeni yetişmekte olan genç kızlarımızın, iki bayramda dışarı çıkmasına izin verildi. Cenazelere katılmaktan menolunduk. Bizlere cuma namazı da farz kılınmadı.? Hazreti Ömer´e: ?Herhangi bir iyilikte isyankâr olmamaktan neyi kastettiğini sordum. ?Âsi olmak, ölünün ardından ağıt yakarak ağlamaktır? diye cevap verdi.

Öyle Bir Hanım Ki;

Sevgili Peygamberimizle yedi gazveye katılan Nesibe (r.a) bu savaşlarda çok yararlılık göstermiştir. Müslüman askerlerinin hizmetinde bulunmuştur. Mücahitlerin yemeğini pişirmiş, hastalarıyla yakından ilgilenmiş şefkat ve merhametle elinden gelen hizmeti esirgememiştir. Onların, yaralı olanlarının iyileşmesi, tedavisi için bütün gayretiyle çalışmış, yaralarını sarmıştır. Ümmü Atiye (r. a) bu hizmetlerine dair bilgileri kendisi şöyle nakleder:

?Ben yedi savaşta Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem ile birlikte bulundum. Onlara yemek yapar, geride kalan eşyalarını toplardım. Yaralıları tedavi eder, hastalara bakardım.?

Ümmü Atiye (r. a) dinî emirlere bağlı, samimi ve ihlas sâhibi olgun bir hanımdı. Şefkat ve merhamet dolu bir gönle sahipti. Allah Rasûlü´ne sadakatinden dolayı bir ana gibi sevilirdi.

O, sâdece savaş meydanlarında darda kalmış insanlara değil, geniş zamanlarda, sulh dönemlerinde dahi herkese hizmet etmeyi severdi. Hatta ashabın hayvanlarına bile göz kulak olurdu. Akşam olup da gece dışarıda kalmış hayvanata varıncaya kadar şefkat ve merhamet eder, onlara acırdı. Onlara Allah´ın mahlûku, yaratığı nazarıyla bakar kaybolmalarını istemezdi. Bir komşunun veya tanıdığının hayvanı ise; onları kendi haline bırakıp terk etmezdi. Sâhibine kadar getirip teslim ederdi.

Ümmü Atiye (r.a) bilgili, becerikli, hizmet ehli bir hanımdı. Her işi severek yapardı. Güler yüzü eksik olmazdı. Sağlam bir itikada ve geniş bir İslâmî bilgiye sahipti.

Önemli Bir Ayrıntı?

Hadis kitaplarının değişik yerlerinde rivayet edilen bir başka hadislerinde ise Fahr-i Kâinat (s.a.v) efendimiz ´in Ümmü Atiye (r. a)´ya ayrıca şu tavsiyelerde bulunduğu nakledilmiştir.

Sevgili kızını bol su ile ve o devirde yaprakları sabun yerine kullanılan sidr adlı bitkinin yapraklarıyla üç, beş, hatta gerekirse daha fazla yıkamalarını istedi.

Sonuncu defa yıkarken kâfur veya benzeri güzel bir koku kullanmalarını söyledi. İşleri bitince haber vermelerini tembih etti.

Yıkama işinin tamamlandığı söylenince, izarını onlara vererek; ?Bunu kızıma iç gömleği yapınız? buyurdu. Kızına karşı kalbinde beslemiş olduğu sevgiyi bu şekilde göstermiş oldu. Veda anında bile biricik kızına sevgisini eksik eylemedi. Şefkat gömleğine sararak onu uğurladı.

O kendi oğlunun vefatından üç gün sonra koku sürünerek halkın içine çıkmıştı. Bu hareketini garip karşılayanlara Efendimizden naklen şu haberi vermişti: ?Bir kadının kocasından başka bir kimse için üç günden fazla matem havasına bürünmesine müsaade edilmemiştir ?diye söylemiştir.

Ümmü Atiye (r. a) Ashab-ı kiramın fakihlerinden sayılmış ve kırk kadar hadis-i şerif naklettiği rivâyet edilmiştir. Hepsi Kütüb-i Sitte ´de yer almıştır. İki tanesi mealen şöyledir:

?Hanım olarak bizler cenazenin peşini takipten men olunduk.?

?Rasulullah (s.a.v) bizimle bey ´at yaparken;  feryat ederek ağlamamak üzere bizden söz aldı.?

Ümmü Atiye (r. a) hicretin yetmişinci yılı civarında vefat etmiştir.

Allah ondan razı olsun. Rabbimiz bizleri şefaatine nail buyursun. Âmin.

KAYNAKLAR

1- İbni Deybe, Teysiru´l-Vüsûl ilâ Câmii´l-Usûl, terc. İbrahim Canan, Akçağ Yayınevi, İstanbul, 1993, IV.

2-Mevlanâ Niyaz, Kadın Sahabiler, terc. Ali Genceli, Toker Yayınları, İstanbul, 1971.

3-M. Yusuf Kandehlevî, Hayatu´s-Sahabe Muhtasar, hzl. Ömer Lütfi Erdal, Işık Yayınları, İstanbul, 2006, I.

 


hamza usluer
26.02.2019 08:06:36
çok güzel olmuş.

24.02.2019 10:35:10

Asude Usluer Uğurlu

Hadislerin Işığında Cenaze Yıkayan Bir Hanım: Ümmü Atiye

Hadislerin Işığında Cenaze Yıkayan Bir Hanım: Ümmü Atiye