Kişisel bakımınızı yaptırmak için bir berbere otursanız ve deseniz ki ?komple?. Ne anlama gelir? ?Ey berber! Boynumdan yukarıda bulduğun bütün kılları kes.? Öyle değil mi? Evet. Ancak berber saçları, sakalları, bıyıkları, burun ve kulakta kıl bittiyse onları bile keser de; kaş ve kirpiğe dokunmaz, onlar da af buyurun kıl oldukları halde. Neden peki? Çünkü onlar hadlerini aşmazlar. Haddini aşsalardı onları da düzene sokmak lazım gelirdi.

Haddini bilme ne güzel şey! Ne kadar bilgili olursan ol, zengin ol, makam sahibi yetkili amir ol, çevren çapın geniş olsun, endamlı güçlü kuvvetli ol; ama kendini halktan uzak tutma, üstün görme. ?Benim var, ben bilirim. Ben ben!? deme. İlim Allah´ındır. Malı, mülkü veren de Allah´tır. Bir anda yok olmaya mahkûm olabilirsin. Allah zengindir, kullar fakirdir. Bugün ne oldum deme yarın ne olacağım de. Hak edenin hakkını ver, başkalarının başarıları seni rahatsız etmesine müsaade etme. Başarılarından dolayı kutlamak ödüllendirmek yetkin altında ise bencillik yapma. Adaletli ol, adalet dengelemek, dengeli davranmak, tesviye edip düzeltmek, bir şeyi uygun yere koymak, bir hakkı sahibine vermek anlamlarına gelir. Bu kavramın içinde insaf, hakkaniyet, istikamet manaları da vardır. Dolayısıyla adaletli davranmak, bir şeyi, bir işi hakkaniyet ve insaf ölçülerine göre yapmak demektir. Sosyal dengenin tesisi ve içtimaî hayatın ahenkli biçimde işleyişi de adaletin gerçekleştirilmesine bağlıdır.

Bazı insanlar vardır ki onlar dünyanın kendi etraflarında döndüğünü, dünyada var olmalarının bile dünya için bir lütuf olduğunu, kendileri olmasaydı diğerlerinin de bir kıymeti kalmayacağını düşünürler. İnsanlar arası ilişkileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan çekinmeyen bu menfaatçi kişiler için hile ve aldatma gibi durumlar onlara göre gayet sıradan şeylerdir. O nedenle bu tür kişiler, karşılarındaki kişinin ne hissettiğini anlayamamaları, kendilerini karşısındaki kişinin yerine koyamamaları doğaldır. O nedenle kin, nefret, öfke, kıskançlık gibi duygular bu empati yeteneksizliğinin doğal sonucu olarak görülebilir. Fakat bu tür kişiler konumları ne olursa olsun iyi ve ulvi özellikler olan ?acıma?, ?affetme?, ?hoş görme? gibi duyguları kendi çıkarlarına göre kullanmaktan da çekinmezler. Ne yazık ki ahlâk bilginleri bencilliği, bütün günah ve rezaletlerin kaynağı olarak kabul etmektedirler.

Adalet, her şeyi layık olduğu yere koymak, doğru hüküm vermek haksızlıktan sakınmaktır. Adaletin zıddı zulüm, haksızlık, adam kayırmak gibi kötü davranışlardır. Hz. Adem´den son Peygamber Hz.Muhammed (sav)´e kadar gelen bütün peygamberler hak ve adalet anlayışını insanlara tebliğ etmek için gönderilmişlerdir. Yer yüzünde ilahi adalete uyulduğu  sürece  insanlar arasında huzur, barış ve sevgi hakim olmuş, ilahi adalet ölçülerine uyulmadığı dönemlerde ise  zulüm, kan, göz yaşı ve haksızlık hakim olmuştur. İnsanlık için hava su ve güneş kadar önemli olan adalet anlayışının evimizde, işimizde ve yaşadığımız sosyal hayatımızda etkin kılmak, fert olarak haddimizi bilmek gerekir.

 


14.10.2015 19:34:01

İshak Pekgöz

Haddini bil!

Haddini bil!