Ramazan geliyor geliyor gelmesine de insanların sabırlarının tartıldığı ve açlık imtihanı bir ay olacak. Hem de öyle bir imtihan dönemi ki, kış hazırlığı ve arazide çalışma döneminin çok hızlı olduğu bir ay. Şehirde çalışanlar biraz daha şanslı diyebilirim. Ama tarlada çalışanlar daha sıkıntılı ve yorgun bir dönemde oruçlarını tutabilenler tutacak. Belki de böyle bir mevsimde sevabın en yükseğini elde edecekler. Eskiden bu aylar da uçan kuşlardan medet beklendiği bir dönem derlerdi.

       İçimde bir ukde gibi duran ama bir türlü tamamlayamadığım Aksaray Tarihi ile ilgili bir çalışmam var. Malumunuz daha önceleri yaptığım çalışmada çok eksiklikler vardı. Kendi imkânlarımla ancak o günün şartlarında o çalışmayı yapabilmiştim. İşin özünü bilmeyen birçok dost dan eleştiriler almıştım. İlimizin tamamını kapsayan bir çalışmayı bir yıl dan fazladır devam ettiriyorum.

       1940 yıllarından çıkan mecmualar ve yazıları Osmanlıcadan okuyup tercümeler ediyorum. Bu sadeleştirmeler tamamlandı sayılır. Tarihimizi daha geniş bir şekilde kaleme alırken buna 40 yıl sonrasına ışık tutacak bütün yörelerimizi de eksiksiz yazmaya çalışıyorum.

       Bundan dolayı da her köyümüzü, kasabamızı ve ilçelerimizi tekrar gezmeye çalışıyorum. Buralardaki günümüz ve tarihi kalıntıları resimleyip kamera kayıtlarına alıyorum. Önceki çalışmama da bana kitabında her yerde resmini koymuşunuz diyenlerde olmuştu. Hâlbuki benim tanınmaya ve reklama ihtiyacım olmadığını bilmeyenler işin ciddiyeti açısından yazdığım yerleri yerinde incelediğime bir ispat olması için bu resimler kullanılmıştı.

      Günümüz teknoloji dönemi olması nedeni ile masa başı internet üzerinden alınma resimler olmadığı yerinde yapılan çalışma olduğunu anlatmak için bu resimler kullanılır. Rahmetli İbrahim Hakkı Konyalı üstadım bile o günün şartlarında yaptığı gezi resimlerini kullanırken bizim kullanmamız gayet normaldir. Hem de her köy ve kasabanın günümüz resimlerini renkli olarak kullanacağım.

       O günkü çalışmamı takip eden birçok ilçedeki gurbetçilerimiz neden bizim köy yok diye sitem etmişlerdi. Bunu da en çok Ortaköy ilçemizin gurbetçi köyleri idi. Merak etmesinler 15 gündür Ortaköy köylerini ve kasabalarını geziyorum. Her köye birkaç defa gidip araştırmalar yapıyorum.

       Kitap yazarken en çok zorlanan araştırmacı yazarlardır. Çünkü bu çalışmalar masa başında yapılan araştırmalar değildir. Bundan dolayı da hem yorucu ve hem de masraflı bir araştırmadır. Bir roman için kafanızdaki kurguyu yâda hikâyeyi oturur birkaç gün içinde masa başında yazar tamamlarsınız. Ancak tarih ve araştırma çalışmalarınız bazen aylar bazen yıllarınızı alır. Bende bu çalışma için 1,5 yıldır çalışıyorum herhalde bir 5 ayımı daha alacak.

        Köyleri gezerken gittiğim yerlerde herkes hasat dönemi olması nedeni ile tarlalarda çalışıyor. Ortaköy Hacı Mahmut uşağında traktörle giden 60 yaşlarında bir hemşerimizin yolunu kesip biraz sohbet etmek istiyorum. Kendisine bazı sorular sordum ve cevaplar alıyorum. Bir ara bana ; ? gazeteci ne soracaksan çabuk sor biçer tarlaya girdi oyalanacak zamanım yok? dedi.

        Yine Ortaköy Durhasanlı köyündeyim, üç kişi traktörle uğraşıyor. Arabayı yanlarına çektim durdum, yanlarına inip makinemi da yanıma aldım. En yaşlınız kim biraz köyle ilgili sohbet edeceğim dedim. Sohbete başladık adam; ? sen necisin de beni sorguya çekiyorsun, ajanmısın nesin? dedi.

       Tekrar kendimi tanıtıp kimliğimi gösterdikten sonra rahatlayan arkadaşla sohbete tekrar başladım. Sohbet esnasında; ? soruların bitmedi mi bizim işimiz var gücümüz var senin tuzun kur? dedi. Hâlbuki benimki de onların ki gibi zorlu bir işti. Ama dedim ya başta reçberin uçan kuştan medet umduğu bir dönem diye. Adamlar öyle çalışıyor ki, inanın bir dakikaları bile boş değil. Saçları sakalları uzamış toz toprak içinde çalışıyorlar. Herhalde en helal işleri reçberlerimiz yapıyor.

        Kümbet köyüne geçiyorum, köyde çocuklar, kadınlar ve yaşlılardan başka kimse yok. Yaşlılara soruyorum çok geniş ve verimli arazileriniz var neden boş duruyor da ekmiyorsun deyince; ? onlarla bizimkiler uğraşmaz daha rahat kazanç lazım? dedi. Meğerse gezici sanatkârların çıkması ve düğünlerin artık salonlarda yapılması Kümbet köylülerinin de işine sekte vurmuş. Onlarda artık şehirlerde cıncık, boncuk ve küçük elektronik aletler satıyorlarmış.

 

       Efendim biz gezimize bir hafta daha devam edip gezi notlarımız Ramazanda kaleme alıp kitabımıza dahil edeceğiz. Biz gezmeye devam edelim zaman zaman bunları sizlerle paylaşım.


1.07.2013 00:00:00

Erdogan Kaya

Evliya çelebi gibi gezmeye devam

Evliya çelebi gibi gezmeye devam