Hani bazen yazılarım içinde zaman zaman kadim dostluktan bahsederim. Bazende kadim dost ve arkadaş sayısı çok fazla olmaz, insanların belli başlı dostları olur oda sayılı parmak kadar derim. Gerisi normal arkadaş ve güncel hayatımızda normal görüştüğümüz insanlardır. Dost ise çok farklııdır, iyi ve kötü gününde yanında olan kadim doslar dır. Bundan dolayıdır ki, kadim dost edindiğim insanları aram açılsa da satacak kadar kişiliksiz değilim. Tıpkı bir bardak çayın kırk yıl hatırı olduğu gibi insanı sever sayarım. Dost edindiğim insanları sonuna kadar tutar severim.

      Asıl konuya geleceğim, bir bilgine sormuşlar, ? dostluk nedir? diye.

paylaştın mı sevgini, korkunu, ümidini ve yenilgini, verdin mi desteğini, sordun mu halini, yolladın mı yüreğini, ağladın mı onun gibi. Hissettin mi DOSTLUĞU? Demiş.  Diğer Bilgin de demiş ki! Karşılığı olmadan verilir mi hiç yürekteki sevgi? Dostluk dediğin; tek bir ruhun, iki ayrı bedende dirilmesi gibidir...

    Dostluk kısa bir cümleyle tanımlanamayacak kadar derin bir kavramdır. Hayatta sahip olduğun en önemli şeylerden biridir dost. Dostluğu günü birlik görürsen zaten sen dost değilsin. Bunu neden anlatmaya çalıştığıma gelince.

     Geçen Cuma akşamı bazı dostlarla bir araya gelip sohbet ettik. Bu arkadaşlar gerçekten sevdiğim arkadaşlarım ve samimi bir ortamda sohbet ettik. Konu benim neden Sayın Ali Rıza Alaboyun ve Belediye Başkanı Sayın Haluk Şahin Yazgı ile ilgili taraf olduğumu ve onlarla ilgili yazdığım yazıları güya onlar mı bana yazdırıyordu.

      Bende öncelikle şunu söyledim, siparişle bugüne kadar kolay kolay yazı yazmadım, yazmamda. Bazen önemli konuların etkisinde kalırmıyım elbette kalırım, bende herkes gibi nefis taşıyorum. Nefsimize mağlup olduğumuz olabilir. Ama ben dostluğu ne siyaset nede menfaat üzerine kuran birisi değilim. Benim için karşımdakininde bana ne kadar dost olduğu çok önemlidir.

      Sayın Ali Rıza Alaboyun benim 30 yıllık dostum ve ailece görüştüğüm bir insan. Birbirimize söylediğimiz sözler hiç dokunmaz ve aramızda küskünlükte olmaz. Bugüne kadar en ufak bir kişisel menfaat talebim olmadı. Ben onu ne kadar seversem oda beni o kadar sever, hakkımda en ufak bir söz söyletmez.

     Sayın Haluk Şahin Yazgı benim siyasete girmeden önce birlikte olduğum dava arkadaşım, dostum, sevdiğim bir beyefendi kardeşim. Bizimki siyaset esnasında tanışıp beraber olma değildir. Siyaset öncesi dostluğumuz ne ise, siyaset sonrasıda beraber olacağım dostum. Onların arkasında durmam her ikisinide yakinen tanıyan, karekter ve kişiliklerini yakinen bile  birisi olmam nedeni ile dostluğum bunu gerektiriyor.

     Birisi bu isimleri sevmedi diye onları menmun etmek için dostlarımı üzemem. Hele düşmanlık yapanlar bana dost değilse. Evet onlarda  beni çok iyi tanıyan ve bilen dostlarımdır. Bizim dostluklarımız menfaat dostluğu değil kadim dostluktur.

      Kim bana ne kadar dost ise bende ona karşı o kadar dostum. Ha şunuda söyleyebilirim, ben kendisini dost sandığım kimlerin arkasında durmadım ki? Sonra gördüm ki, onların dostluğu menfaat dostluğuymuş. İşi düşünce dost olan değil, iyi günündede kötü gününde de bana dost olan insanlar gerekli.

     Dün bana methiye düzenleride çok iyi biliyorum. İstediği zaman beni kullanamayınca beni yok etmeyi hesap edenleride biliyorum. Tehdit ve şantajla beni susturmaya çalışanlarıda çok iyi biliyorum. İşi düşünce durmadan ararken, işi bitince selam    vermeyenleride biliyorum. Her gün beni ararken telafonuma bakmayanları da biliyorum. Bu dostluk değil menfaatçiliktir. Kullandığın zaman dost, kullanamadığında yada avucuyun içinde tutamadığında bana düşman olanla işim olmaz.

    Dostluklar hiçbir menfaate dayanılmadan sadece bir sevgi üzerine kurulursa daha kalıcı olur. Aksi taktirde ellerimize aldığımız kum taneleri gibi parmaklarımızın arasından farkında olmadan kayıp giderler...


10.04.2017 12:44:04

Erdogan Kaya

Dostluk´da menfaat olmazsa güzeldir

Dostluk´da menfaat olmazsa güzeldir