Bugün farklı bir yazı yazmak istedim, yazımı dün gece beraber olduğumuz arkadaşlara anlattırdığım deli fıkralarından seçtiklerime yer vermek istiyorum. On kişilik gurup arkadaşlarla dün gece bir yerde oturup sohbet ederken bir tane deli fıkrası anlattım. Herkes gülmekten yerlere yattı, hemen kim deli fıkrası biliyorsa anlatsın dedim. Arkadaşlar başladı anlatmaya, epey bana malzeme çıktı. Ama ben bugün bunlardan bazılarını sizlerle paylaşayım, ancak bazılarının içi kıssadan hisselerle dolu.

      Bir akıllı toplumdan sıkılmış ve herkes kendisini eleştiriyormuş. Bir gün aklına, “bu akıllıyım diyen insanlarla oturup sohbet edip eleştirilmektense deli numarası yapıp tımarhaneye gidip delilerle arkadaş olup onlarla beraber olayım daha iyi” demiş.

     Dediğini yapmış ve polisler yakalayıp kendisini tımarhaneye götürüp koymuşlar.

     Bakmış kimin ne yaptığı belli değil, rezalet diz boyu. Rezaletin dışında deliler birbirini öldürsün diye ara sıra Gardiyanlar demir parmaklıklar arasından içeriye palta sapı gibi sopa atarlarmış. Delilerden kim eline geçirirse, önüne gelene vuruyormuş. Tabi bizim akıllıda bu sopalardan nasibini alıyormuş. Bakmış olacak gibi değil, sopa yemekten kendisi deli olacak.

      Sabahın erkeninden demir parmaklıklar önüne oturmuş, atılan sopaları delilerden evvel kapmış. Her gün aynısını yapıyormuş, Gardiyanlar farkına varmışlar. Adamı dışarı çıkarıp sormuşlar sen bu sopaları erkenden neden başkası değil de sürekli sen alıyorsun demişler.

      Bizim akıllı Gardiyanlara; “ valla ağalar bu tımarhanede ya ben delireceğim, ya da buradaki delileri ben akıllandıracağım” demiş.

       Adamın birisi arabası ile giderken, lastiklerinin birisinin bijonları fırlamış. Adam ne yapsın, lastikçiye gidecekmiş. Ama nasıl gideceğine şaşırmış halde beklerken, yoldan bir deli geçiyormuş.

      Adam deliye sormuş; “ ben ne yapmalıyı da arabamı lastikçiye götürebilirim” demiş.

Deli adama demiş ki; “ bak sana bir akıl vereyim, diğer üç lastiğindeki bijonlardan birer tanesini sök, üçer bijon tak, çıkan lastiğe tak lastikçiye git” demiş.

       Adama bu fikir iyi gelir ve delinin dediğini uygulayıp lastikçiye arabasını götürür. Arabasını yaptıran şoför aracını yaptırdıktan sonra dönüşte deliyi tekrar bulup sorar; “ sen deli değilmisin nereden aklına geldi böyle akıllı bir fikir” demiş.

      Deli; “ akıllı değilsem de fikirsizde değilim” demiş.

       Tımarhanede deliler iyice sıkılmışlar bağırıp duruyorlarmış. Tımarhane Müdürü bağırtıları görünce seslere gelmiş, deliler sıkıldık içerde diye bağırmışlar. Müdür Bey delilere acımış, Gardiyanlara bunları dışarı çıkarında biraz hava alsınlar diye emredip dışarı çıkartmış.

      Deliler dışarda Müdür beyin odasının etrafında dönüp duruyorlarmış. Müdür Bey delilere sormuş; “ ne yapıyorsunuz burada” demiş.

      Deliler; “ tavaf yapıyoruz” demiş.

      Daha sonra deliler ellerine geçen taşı Müdür Beyin odasına atıp kapı pencere kırmışlar. Müdür Bey tekrar sormuş; “ şimdi ne yapıyorsunuz” demiş.

      Deliler; “ valla Müdürüm şeytan taşlıyoruz” demişler.

      Bir adam şizofren olmuş, kendisini insan değil darı olarak görüyormuş. Tabi bu arada da tavuklardan korkuyormuş.

      Kendisini Psikiyatrı hastanesine götürmüşler.

      Doktorlar tedavi uygulayarak adama kendisinin Darı değil insan olduğunu anlatarak bu saplantıdan çıkarmaya çalışmışlar.  Adamda saplantıdan çıktığını anlayarak tamam ben artık darı değil insanım demiş.

      Adamı dışarı bırakmışlar, adam Hastanenin kapısından çıkınca kapıda horozu görünce korkup geri içeriye kaçmış. Doktorların dikkatini çeken adama; “ neden kaçıyorsun” demişler.

     Adam; “ kapıda horoz var korktum” demiş.

     Doktorlar; “ sen artık adamsın darı değilsin ki neden korkuyorsun” demişler.

     Şizofren adam; “ iyi anladım da ben artık adamımda peki tavuklar nereden bilsin benim darı olmadığımı” demiş.

 

     Ben bugün deli fıkraları ile bugünü geçiştirdim, umarım bundan da alınanlar olmaz.


17.04.2014 00:00:00

Erdogan Kaya

Deli fıkraları

Deli fıkraları