Bir alim nedemiş: ?Ramazanınız mübarek olsun? demeyeceğim. O zaten öyledir. Ramazan bizi mübarek kılsın." Demiş inşallah öyle olur.Şu mübarek ay karınlarımızı değilde manevi açlığımızı doyurmak için bir vesile olur inşallah

Gündelik yaşayanlar, zamanın esiri, hatta oyuncağı olurlar. Esirin ruhu var, oyuncağın ruhu yoktur. Günün getirdiklerine maruz kalırlar. Git gide günlükten anlık yaşamaya geçerler. Kendilerine bakteri muamelesi yaparlar.Tepkileri, sevgileri, aşkları, nefretleri, ilgileri, dikkatleri, rikkatleri, iradeleri, sevinçleri ve hüzünleri anlık veya günlüktür.

İşte bir ömrü bir gün kadar bereketsiz kılmanın formülü budur. Kur´an, bu tiplerin ahiretinden bir pencere açarak şu diyalogu nakleder:

-         Dünyada ne kadar kalmıştınız?

-         Bir gün ya da bir günün yarısı kadar?

                İşte Ramazan, bize bir geceyi bir ömür kadar bereketli yapmanın formülünü sunan ilahi bir imkândır.

Ramazan bize dağılmışımızı toplamak için gelir. Başta kendimizi toplamayı öğretir. Aklımızı, duygu ve düşünce dünyamızı, ruh ve hatta bedenimizi toplamayı öğretir.

Ramazan bize parçamızı bütünlemek için gelir. Parçaladığımız hakikatin hakikat olmaktan çıktığını öğretir. Mukayyet zamanı mutlak zamana dikmemiz için elimize bir gök iğnesi tutuşturur. Nasıl ki namaz dünya astarını ahiret atlasına günün beş yerinden dikme talimiyse, oruç da bunun yıllık talimidir.

Ramazan bize unuttuklarımızı hatırlatmak için gelir. Başta kendimizi unuturuz. Ramazanın en çok hatırlattığı da kendimizdir. En büyük amacı ise ?şahit olan ben? idraki inşa etmektir. Şahit olan ben, şehadet kelimesini sadece diliyle okumaz, varlığıyla okur. Sadece okumakla kalmaz, kelime-i şehadet onun varlığında okunur. O artık hem okuyan, hem okunandır. Hem şahit olan, hem şahit olunandır. Kendisi bu mübarek kelimenin yazılı olduğu fiili ve aktif bir levha olur. İşte o zaman her bir hücresi şu gerçeği haykırır: Biz bu cihana sahip olmak için değil, şahit olmak için geldik.

Ramazan bize kaybettiklerimizi buldurmak için gelir. En çok kaybettiğimiz de kendi benliğimizdir. Sahi, kendini kaybeden neyi kazanır ki? ?Ben? demeyi hak edecek bir ben idrakine ulaşmayanın ?benim? demesi ne kadar da gülünçtür. Böyle birinin ?benim? dediği hiçbir şey gerçekte kendinin değildir. O yoktur ki, onun olsun.

İşte onun için hakikat şudur: Oruç bizi tutar. Oysa biz, orucu tuttuğumuzu sanırız. Bir yere kadar doğrudur. Zira orucu gerçekten tutanları oruç da tutar. Dik tutar, diri tutar, kendinde ve agâh tutar.

Ve işte tam bu nedenle: Oruç tutmak kendini tutmaktır.

?Ramazanınız mübarek olsun? demeyeceğim. O zaten öyledir. Ramazan bizi mübarek kılsın."

Kalın sağlıcakla

Hafize Çolak


20.06.2015 10:04:02

Hafiza Çolak

Dağıldık Topla Bizi Ramazan

Dağıldık Topla Bizi Ramazan