Dünyanın ortasında üç tarafı denizlerle çevrili,yine bitki çeşidi yönündende dünyanın genelinde bulunan bitkilerin tamamının yetiştiği,ne ekilirse ekilsin ekilenin misli mislinden başlayarak 1’e 40’a ve daha fazlası oranında mahsul alınabilinen.
Hatta istenirse ve yapılacak akılcı programla bitki seçimi yapılması halinde yarısından fazlasının topraklarından yılda birkaç,hatta üç mahsul almak mümkün olan Anadolu ve Trakya gibi topraklara sahibiz.
Yine bu topraklardın altında ve üstünde bulunan madenlerede sahip topraklarımız.
Marmara denizi gibi kendimize ait olan bir denizimizin yanında Karadeniz ve Akdeniz’ede uzun kıyılarımız var.
Bu derece yüksek değerlere sahip olan topraklara ve denizlere sahip ülkenin her yönüyle,en azından ekonomik yönden Dünyanın en ileri devleti olması gerekmezmiydi?!!!
Gerekirdi!!!
Gerekirdide bunlara sahip olan Türkiye’miz halen dünyanın 2. Ekenomi liginde?
Hatta bu liginde en alt sıralarında olmamızın iki ana sebebinden ilki beceriksizlik!!!,ikincisi ise hiç şüphesiz müsrifliktir.!!!
Türkiye genelindeki uzak,orta ve yakın vade ile günümüzde olan israflar konusunda medyayı takip edenler veya bunların sayısızına bizzat şahit olanlar tarafından yapılanlar çok iyi biliniyor.
Bu nedenle bu gün bilinenleri yazımda tekrarlamanın gereği yok.
Ben Aksaray’da bizzat şahit olduğum kalkınmamıza ve daha yüksek hayat standardını elde etmemize harcanacak milli servetimizin heba olmasına yap, bozların sebep olduklarından bir kaçını bu günkü yazımda paylaşmak istiyorum.
1963-73 yılları arasında Aksaray Belediye Başkanlığını yapan Mehmet Dalkılıç tarafından Ulu Camii önüne yaptırılan Cumhuriyet ilk okulunda okurken defalarca gelip suyunu içtiğim küçük karo mozaiklerle kaplı şadırvanın Dalkılıç’tan sonra Belediye Başkanlığına seçilen Muhammed Taki Tatlıpanar tarafından yerin altına gömülmesi.
Hükümet meydanına Taki beyin Başkanlığında yapılmaya başlanan yer altı çarşısının 12 Eylül askeri darbesinin ardından Kaymakamlık göreviyle birlikte Belediye Başkanlığına da ihtilal hükümetince atanan Kaymakam Güner Orbay tarafından çarşı projesinin iptal edilerek kazılan bölgenin yer altı tuvaletine dönüştürülmesi.
Ondan sonra bu göreve gelen Kaymakam Fahri Büktel döneminde ise hizmete açılacak hale gelen bu tuvaletin açılmayarak üstünün kapatılarak yerin altına gömülmesi.
Nevzat Palta döneminde ise eski mahallemiz Hamidiye’de sadece bizim sokak ve civarındaki sayısız yap boz ile kapatılıp yeniden açılan kanallar.
Yine Nevzat Bey döneminde Atatürk ve Cumhuriyet Bulvarları kaldırımlarının yenilenmesinin ve yolların asfaltının en iyi şekilde tamamlanmasından sonra güzelim asfalt ve kaldırımların kesilerek buralara yine bin bir maddi ve manevi zahmetlerle bisiklet yollarının yapılması.
Somuncu Baba Külliyesinden Coğlakı Mahallesi Kalanlar Caddesinde bulunan evlerimizin olduğu yere kadar ve mezarlık içinde de tamamlanan asfaltın ve kaldırımın yüzlerce metre uzunluğundaki ve takriben 1 metre genişliğindeki asfaltının kesilerek atılmasının sebep oludğu ısrafı sıcağı,sıcağına Nevzat Beyin Belediye Başkanlığında yazmıştım.
Bu israfların Haluk Şahin Yazgı Başkanın döneminde olmaması, en azından tamamı önlenemez isede milimize edilebilmesi için yapılan israfları ve bu israflardan dolayı milli servetin heba edilmemesini istiyordum.
Bunun için önceki israfların bir bölümünü özelde Başkan Yazgı beye ve genelde ise onun şahsında tüm atanmış ve seçilmişlere yardımcı olmak maksadıyla Nisan ayından itibaren kaleme aldığım yazılarımda belirtmiştim.
Yazmam mala sef beyhude imiş.!!!
Çünkü bu dönemde de yapılan direk veya dolaylı israflarından bir kaçını bizzat görmenin hayal kırıklığını yaşıyorum.
Yapılan israfları başkalarından duymadım.
Bunlar için çok,çok uzaklara gitmem gerekmedi.
Kendi balkonumdan ülkemizin ve Aksaray’ımızın milli servetinin hebasına şahit oldum.
Blakondan dışarıyı seyrederken Coğlakı ana caddesinden Kalanlar Caddesine dönen evimizin önünden devam eden yolun yarılarak buradan bir hattın geçtirildiğini görünce bunun neden yapıldığını sorduğum çalışanlar bunun geçen sene inşaatı tamamlanan binanın doğal gazı hattının çekilmesi için yapıldığını öğrendim.
Açılan kanal için kullanılan iş makinesi,çalışanın emeği,yolun trafiğe kapatılmasının sebep olduğu zararın üstüne birde Belediye tarafından yeniden bu kanalın kapatılması için harcanan asfalt ile bunun gerçekleştirilmesi için yapılan taşıma ile işçi ve iş makinelerinin gideri.
Bu kazıdan birkaç gün sonra çarşıya giderken bu defada Telekom ekipleri tarafından asfaltın bozularak iki bacanın konduğunu gördüm.
Geçen haftanın sonunda ise buranın bozulan asfaltı yama olarak yeniden atıldı.
Zamanında asfalt atılmadan bu binanın olduğu yere Doğal gaz,Telekom ,Elektrik hattı döşenip ardından asfaltlama yapılmış olsaydı bu saçı bitmedik yetimlerin hakkı olan milli servet israf edilirmiydi?!!!...
Elbette ki edilmezdi.
Testi kırıldıktan sonra çocuğu dövmenin bir faydasının olmayacağı gerçeği göz önüne alınarak bundan sonra da olsa,dağoe olsa dayanamayacağı bu israfların önlenmesi için gerekli idari ve yasal tedbirlerin alınması.
Alınacak tedbirlerle her işite genel olarak iyi bir planlamanın kılın kırka yarılarak yapılarak bundan sonra saçı bitmedik yetimlerin hakkı olan milli servetimizin hebasının önlenerek korunması dileğiyle.
Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.