Dün bencillikle ilgili bir yazıyı kaleme almıştım. İnanın o kadar bu konudan dertli insan varmış ki, anlatamam. Bencilliğin dışında kendisinden önde ve üstün inanlardan rahatsız olanları neden yazmadığım bana şikayet edildi. Kardeşim ben buna benzer çok yazılar kaleme aldım. Ama huylu huyundan vazgeçmediği gibi, insanlar enesini yenemiyorsa, adamda aşağılık kompleksi varsa ben ne yapayım.

Büyük şehirlerde ve hatta bir çok bizim kadar nüfusa sahip illerde zannetmiyorum ki, bizim kadar dedikoducu ve hasetlik nadirdir. Bunu derken ben şehrimizin tamamını kastetmiyorum. Ama belli bir merkezde dedikoducu 50´yi geçmez bir takım kimseler var.

Bu kesimin işi gücü dedikodu yaymak ve onu bunu çekiştirmek. Bu kesimin yaptığı algı operasyonu eli boş ayaklı gazeteciler vasıtası ile yayılır gider. Rabbım bu tür insanların sayısını azaltsın ve yok etsin.

Mesela ben kendimden örnek vereyim, inanın Aksaray da gerçek gazetecilerle en ufak bir problemim olmamıştır. Kimse hakkında da en ufak olumsuzluk düşünmem. Ama gelin görün gerçek gazeteci olmayanlar da Erdoğan Kaya hobisi mevcut. Neden biz onun kadar saygın değiliz ve ilgi alaka görmüyoruz rahatsızlığından başka bir şey değildir. Adam mesleğinde senin seviyene gelmeye gayret edemiyor, dedikodu ile seni yıpratmaya çalışıyor.

Bu da bir yere kadar, ben o tür insanları muhatap bile almıyorum. Herkesin yaşantısı ve hayatı kendisini ilgilendirir. Şahsımla ilgili dedikodu yapanları da hesaba bile almam konuyu devletin mahkemelerine havale eder orada hesaplaşırım, öylede yapıyorum.

Toplum olarak dedikoduyu çok sever başkalarını yıpratmayı ve toplum önünde küçük düşürmeyi çok seviyoruz. Kim bir adım ilerlese hemen onun önünü kesmeye çalışıyoruz. Bunlar hoş olmayan hadiselerdir. Bundan elimize ne geçer, ancak kendimizi küçültürüz.

Bir iş adamı veya başka birisi biraz zengin olsa hemen bu parayı nereden buldu dedikodusu yaparız. Gayri meşru çıkar elde eden ve zengin olanları bilmem. Ama bir iş adamımız biraz ilerlese veya göze batsa hemen adama kulp takarız.

Bir başka kişi kendi mesleğinde ilerlese ona da aynı kulpu takıyoruz. Bu her meslekte var, hemen adamı küçültme yarışına giriyoruz. Birisi işinde ve mesleğinde ilerlese hemen onu engellemeye çalışıyoruz.

Son 15-20 gündür ilimizde Emniyet mensuplarımızın kafeler caddesinde sürekli kafelere baskın uygulayıp iş yeri sahiplerini ve müşterileri tedirgin ettiğine bizzat şahit oldum. Efendim sigara ile mücadeleye aynen katılıyorum. Ama efendim nargile içiriyorsunuz diye müşteriye ve iş yerine tutanak tutup 8-10 bin lira ceza yazmak hiçte hoş değil.

Aldığım duyumlara göre efendim kafe sahipleri bir birini şikayet ediyorlarmış. Anlattığım şekilde haset ve dedikodudan dolayı müşteri kıskançlığı olabilir. Ama buna Emniyet alet olmamalı. Eğer bu müesseselerin ruhsatı varsa kurallar ada uygunsa tedirgin edilmemeli. Bir günde 2 sefer tutanak tutup ceza yazılmayı uygun görmüyorum, insanlarla Emniyet arasında bir gerginliğe sebep olunmamlı. Emniyet´de bizim bu insanlarda bizim toplumun insanı.

Mahalli seçimlerin yaklaştığı bir dönemde insanlar şikayet var diye tedirgin edilmemeli. Buralarda bir çok insan çalışıyor ve para bağlanmış, müşterisi olmayan müesseselerde çalışanlar evlerine ekmek götürüyor. Farklı sızlanmaların olduğunu aktarmak isterim.

Ben kafeleri müdafaa açısından olaya bakmıyorum. Evine ekmek götüren insanların mağduriyeti açısından bakıyorum. Emniyet Müdürümüz Ali Bey olaylarla ilgilenmeli. Birbirlerini çekemeyip şikayet ediliyor diye yapılan baskınları esnetilmeli. Kural ve kanun doğrultusunda iş yapanlara her gün baskı yapılması önlenmeli. İki gün önce Ankara da idim özellikle bir kafeye girdim ve sordum bu şekilde baskı yok. Bu Aksaray´a mahsus olmamalı.


18.10.2018 10:20:44

Erdogan Kaya

Birbirimizden rahatsız olma hastalığı

Birbirimizden rahatsız olma hastalığı