Dün hükümet konağının önünde biri birine soruyor nerelisin? Ne iş yapıyorsın?  Nerden emekli oldun?  Adamın sabrı taştı sanırım,  birden sana ne kardeşim!... Memleketimi ne yapacaksın? Yav haritamı mı çıkaracaksın dedi.

Adam sorduğuna bin pişman oldu. Keşke dilimi eşek arısı vursaydı ?da sana bunları sormasaydım. Yav konuşmak için bi bahane, şurda oturuyoruz, birbirimizle konuşamıyoruz. Ha bu soru belki de konuşmamıza sebep olur diye sordum? dedi.

Baktım adamlar dövüşecek araya girdim, yav arkadaşlar siz babam yaşındasınız, niye lafı uzattınız dedim ve aralarına oturdum. İkisinin de gönlünü yaptım ve sohbete başladılar.

Ne güzel, Tabiri caiz ise onlar biraz gaz versem hemen dövüşecekler. Önemli olan o iki kişinin arasını bulup konuşmalarını sağlamaktı ve de sağladım.

Gündelik yaşadığımız bu hayatta  hepimiz, aylar sonra gördüğümüz birisine  veya farklı bir çevreye girdiğimizde hep bu soruları sorarız veya böyle sorulara muhatap  oluruz!...

Başta Nerelisiniz?, Ne işle meşgulsünüz?, Abovvv ne kadar kilo almışsınız?, Niye böyle zayıfladınız?, evliminsiniz?, bekarımsınız? Ne zaman emekli olacaksınız, kaç çocuk var vs. gibi

Böyle sorular, ne soranın bir işine yarayacak, ne de sorulanın bir derdine derman olacak, Belki verilen cevaplar başka soruların sorulmasına zemin hazırlayacaktır veya bir ortam sağlayacaktır.

 İnsan olarak fert fert, seçenimiz seçilenimiz, zenginimiz fakirimiz, okumuşumuz cahilimiz, işçimiz işverenimiz, öğretmenimiz öğrencimiz,  amirimiz memurumuz, mesleğimiz meşrebimiz, sosyal konumumuz ne olursa olsun; bu dünyada fasılasız, her nefeste yarın Dünya?yı değiştirdiğimiz zaman elimizde avcumuzda neler götüreceğiz, aslında bunu düşünmemiz gerekmektedir.

Orada sen Aksaraylıydın Sen Mekkeliydin, Sen Suriyeliydin, veya sen başkandın, sen çiftçiydin, sen memurdun, sen işçiydin, vs. demeyecekler. Önce amel defterine bakacaklar, ne getirdin, nasıl hayırlı işler yaptın ona bakacaklar.

Kardeşliği temin eden unsurlardan biri de muhabbettir. Kur?an?da, Müslümanlar arasında içten bir muhabbetin bulunması gerektiği Muhacir ve Ensâr kardeşliği üzerinden ifade edilir

Muhabbet, kuru bir davadan ibaret değildir. Kardeşinin derdiyle dertlenip sıkıntısını paylaşmadan, kusurlarını affedip fedakârlık ve feragat göstermeden, gerçek manada muhabbetten söz edilemez. Bu itibarla din kardeşliği, sırf sözde kalıp icraata geçmeyen muhabbet iddialarıyla değil, fiilî ve müşahhas muhabbet tezahürleriyle yaşanabilir

Netice olarak birisi bizimle muhabbet kurabilmesi için mutlaka bir şeyler sormak mecburiyetindedir. Ne üzelim, nede üzülelim, kırıcı olmayalım. Bu tür hadise zuhur ettiği zaman aralarını bulalım kalpleri kırılıp üzülmesinler.

aksarayhaberci@hotmail.com


10.06.2015 19:43:41

Mustafa Avcı

Ara bulmak, aralara köprü kurmak

Ara bulmak, aralara köprü kurmak