Havasından mıdır, suyundan mıdır? Bilemem ama bildiğim bir şey varsa Aksaraylının Aksaraylığı çekememesidir.

Bir yabancı bir de Aksaraylı aynı konuda ticaret yapsın Aksaraylı tüketicilerin tercihi yabancıdan yanadır. Şimdilerde nasıldır bilemiyorum ama eskiden sosyal hayatta da böyleydi. Aksaray’a yabancı bir memur tayinle göreve gelirdi; Aksaray’ın ileri gelen zengin aileleri okumamış ve evde kalmış kızlarını bunları çağırır kendi elleriyle evlendirirlerdi. Hatta bunlarla evlenen memurlar Dedem Korkut gibi boy boylayıp soy soylarlardı. Daha sonra emekli olurlar yine Aksaray’dan ayrılmazlardı. Aksaraylının Aksaraylıyı çekememesi sadece Aksaray’da değil Aksaray dışında da kendisini göstermektedir.

Kendi yaşadığım bir örneği vermek isterim:

Ankara’da üniversite öğretim üyeliğim esnasında Üniversite-Devlet işbirliği projesi çerçevesinde ben de bir proje teklifi hazırladım. Projemi ilgili Devlet kurumuna sunduğumda bir bürokrat bana dürüst ve samimice; “Bak hocam dedi sen üniversite hocasısın bilemezsin bizde bu işler siyasi yürür”. Senin yapacağın iş; şayet bu projeye destek almak istiyorsan konuya siyasi gireceksin dedi. Ben hemen bürokrata itiraz ettim: “Ben sizlerden iş istemiyorum ki; size de yararlı olacak bir proje desteği istiyorum. Bu proje sizin kurumunuza yaralı olacağı gibi sizlere prestij de sağlayacaktır” Dedim.

Adam: “Haklısın Hocam ama bu işler maalesef böyle yürüyor” Dedi. Adam haklı ve doğrucu daha ne diyebilirdim ki. Bürokratı samimi bulduğum için sordum:  “Siyasilerden kimi göreceğim dedim” Aldığım yanıt beni hayli heyecanlandırdı ve sevindirdi. O sıralarda yeni kurulan hükümette görev almış ve O kurumun başına getirilmiş adı bende saklı bir siyasimizdi.. Birkaç gün sonra hem kendisini yeni görevinde tebrik etmek hem de projemi kendisine sunmak amaçlı bir randevu aldım.

Randevu günü gittim kendimi tanıttım. Kendisiyle epey yaş farkı olması nedeniyle benden ziyade aile büyüklerimi tanıdığını söyledi. Kısa bir hayırlı olsun muhabbetinden sonra esas konuya girdim projemin amacını özetledim. Bana ne olur dedi ne de olmaz dedi yani Aksaray tabiriyle mışırıklı bir şekilde bana: “Sen dosyayı sekretere bırak bakarız” Dedi. Beni birde sıkı, sıkı sarılıp öptü.

Aradan günler aylar geçti hemşerimizden ve sekreterinden tık yok. Belki işleri yoğundur diye birkaç kez aradım ne bana dönen oldu ne de arayan. Sonradan öğrendim ki; destek verilen projelerin içerisinde benim projem yok. Ben istemedim, başka yüzsüzlerin yaptığı gibi ne bir danışmanlık ne de bir yönetim kurulu üyeliği de istemedim. Sadece Üniversite – Devlet işbirliği çerçevesinde projeme destek istedim.

Aradan yıllar geçti aynı projemi aynı kurumda görevi devralan farklı bir ilin sorumlu siyasisine sundum. Şimdi hayatta değil nurlar içerisinde yatsın benim projemi dinledikten sonra bana: “Hocam seni tebrik ederim bu konu tam da bizim aradığımız bir araştırma idi dedi ve bürokratını odasına çağırdı”. Beni tanıştırdı ve hemen gerekli çalışmanın yapılmasını ve bana her türlü desteğin verileceğini ve bu konuda da bürokratından aylık raporların kendisine verilmesi talimatını verdi.

Bu proje sadece bu kuruma yararlı olmadı ülke çapında birçok yüksek lisans ve doktora tezlerine kaynak teşkil etti. Üşenmez iseniz ülkemizin bürokrat dağılımına bir bakın kaç Aksaraylı var. Kayda değer bir sayı bulamazsınız. Çünkü Aksaraylı Aksaraylıyı çekemez ve dama çıkanlar merdiveni atmıştır

Kimse kıvırmasın rahmetli dedem boşuna dememiş. “Oğlum Aksaray’ın yetmiş bin evliyası varsa seksen bin de münafığı vardır” Diye.

 

 


6.01.2012 00:00:00

Doç.Dr.İbrahim Baykan

Aksarayli Aksarayliyi Çekemez

Aksarayli Aksarayliyi Çekemez