Bizim ilimizde hiçbir şey kolay değildir, ticaret, siyaset, particilik, eğitim, spor, sendikacılık, aklınıza ne geliyorsa,  ZORDUR,  karışıktır. Ne yazik ki İç Anadolu´ da da böyledir. Büyük oranda Konya ve Kayseri hariç denebilir.

Bunların nedenleri,  bir kişiye veya birkaç kişiye mal edilemez. Edilirse yanlışın ve eksiğin üzerine bir yanlış ve eksik daha yapılır. Tekrarda ısrar edildiğinde kartopu gibi gittikçe daha da büyür.

Yüce dinimizin, milliyetçiliğin, ulusalcılığın, sağcılığın, solculuğun, köylülüğün, şehirciliğin, bürokratlığın, iş adamlığının, esnaflığın uymak zorunda olduğu usuller vardır.

Bilinen, lakin çok az uyulan bir ESAS ve USÜL vardır. Hayatta en çok insanları yoran ve kıran esas değil usuldür. Genel de usulü görgü kaideleri veya en basit sevgi ve saygı kuralları olarak tarif edebildiğimizde, uyulmasında GEÇİM son derce kolay olur.

Herhangi bir insan, kendini nasıl tarif ediyorsa yani hangi kategoriye girdiğini iddia ediyorsa, oranın gereklerine uymak zorundadır. Uymadığı takdirde kokteyl ve aşure çorbasına benzer ki hiç bir tarife uymaz dolaysıyla her tarife girer maazallah. Tabi ki insanlar her tarife girmemelidir.

Başlıktaki gibi Aksaray´da gazeteciliğe gelince, gördüğüm kadariyle yaşlı ve orta yaşlı arkadaşlar daha anlayışlı olmalılar diye düşünüyorum. Genç arkadaşlar hata veya yanlış yapabilirler, hataları ve yanlışları büyüterek doğru bir iş yapmış olamayız. Gençlerimiz de AZICIK SAYGILI olması yeter ve artar bile.

 Korktuğum, ilk sırada gelen şey,  insanları damgalamaktır. İkincisi, ise bir avuç ilin fertleriyiz, bir yerlerde değil belki hayat boyunca yüzlerce yerlerde ve olaylarda karşılaşacağımızı hiç ama hiç akıldan çıkarmamalıyız. Bir gün yüzümüzün kızaracağı ve utanacağımız hareketleri yapmamamız vede sözleri söylememiz gerekmektedir.

Ülkemizin ve ilimizin bugün en büyük sıkıntısı, ekonomi, kalkınma, sanayi, dış siyaset değil iç siyaset ve iç siyasette birbirimizi anlamamız, anlamak istememiz sorunudur. Sistemden asla milli duruş çıkmaz. Sisteme uyan arkadaşların, bazen milli pencereden bakmaları yeterli olabilir.

Bir gazeteci, Milli değerler açısından bakarak, bildiklerini, gördüklerini, duyduklarını yazan; analiz ve tespitlerini de ortaya koyandır diye düşünüyorum.

Halkın eli kolu, gözü, kulağı olan gazeteciler, AKSARAY´da asgari müştereklerde birleşerek, mevcut gücü daha da büyüterek sınırsız faydalar sağlayabiliriz.

İlimizin VİLAYET olması ile her şeyin canlanması dolaysıyla beklenen den daha çok göç alması, bütün sektörlerde karmaşa yarattı. Tabi olarak bu karmaşa, değişik görüş ve düşünceleri de getirdi.

Her insanda ve her meslekte de olduğu gibi gazetecide de siyasi beğenme farkları olacaktır. Herhangi bir gazeteciye falan veya filan partiye veya fikre yakınlık duyuyorsun diye cephe alınamaz. İnsanlar da olduğu gibi gazetecilerde de yasalarımıza aykırı bir ifade varsa onun gereğini mahkemeler yapar.

 Demokrasimiz, Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller istediğine göre, gazeteci, meslektaşlarının fikrine nasıl saldırabilir?

?´Asya´nın Düşüşü ve Yükselişi´´ isimli Fernand Grenard´ın eserinde; TÜRKLER fikirlerini hakana karşı dikine söyleyen yapıya sahip olduklarında yükseldiler, aksi durumda düştüler diyor. Ne kadar güzel belirtmiş, ancak doğruları söyleme yerini ve zamanını iyi bilmek şartıyla.

Yunus Emre´miz de ?´...Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı?´´diyerek bizlere ÖĞÜT veriyor. Tabi ki tutana, tutmayanlar da kendileri bilir deyip geçeceğiz.

 Aksaray da gazeteciler olarak bir LOKALİMİZ olsun, hepimiz bu çatı altında beraber olalım. Birlik bize huzur getirir. Birbirimizin dertlerine, sevinçlerine ortak olalım. Aksaray´a örnek olalım.

On Şubat Gazeteciler ve İdareciler günü, tüm gazetecilere ve idarecilere kutlu olsun.

    Hayrola, muvaffak ola, muzaffer ola.


14.01.2019 13:48:18

Rasim Gül

Aksaray´ da Gazetecilik

Aksaray´ da Gazetecilik