İKTİDARA gelen,  sağ merkez partileri, liderlerinden daha uzun ömürlü neden olmuyor?    Ülkemizin, siyasi ve demokratik ana meselelerinden biri de budur. Buda partilerin kurumlaşamamasından kaynaklanıyor. Neden, 1946 dan beri sağ merkez partileri iktidara geldi ama bir türlü kurumlaşamadı?

         İktidara gelen sağ merkez partilerinin, siyasi ömrü neden kurucu liderin, liderliği veya yaşamı ile bütünleşti veya sona erdi? Liderler neden kurdukları partilerine kurumsallık kazandırmak istemiyorlar? Bu soruların cevabı yerine getirilmedikçe, siyaset sahnesi oturmaz.

         Tam olmasa bile, kurumlaşan tek parti CHP dir. Bundan dolayı yüz uzun yıllar ayakta. 

         Sağda parti yöneticileri ve milletvekilleri seçmenle neden bir türlü kucaklaşamıyor?  Bunların cevabı iki cümlede toplanıyor. Ancak hâkim teminatında, kayıtlı üyelerle yapılacak ÖN SEÇİMLE MİLLETVEKİLLERİ ve kayıtlı üye ile İl ve İlçe başkanları seçilirse, seçilenle seçen birbirine ne kadar muhtaç olduklarını anlar hayat boyu kucaklaşırlar.

         Özellikle 1983 yılından beri, liderlerin kazandığı ile siyaset yapan, ANAP ve AK partililer elbette vatandaşın ne olduğunu bilme, öğrenme, anlama ve onlarla kucaklaşma çabasında hiç olmadılar.

         Daha fevkaladesi AK parti döneminde oldu, çünkü Sayın Erdoğan maşallah Koç Holding gibi kazanıyor, atanmış başkanlar ve milletvekilleri de bu kazancı iştahla tüketiyorlardı. Halk hiç akıllarına bile gelmedi. Aslında halkı düşünerek onun gönlüne, girmeye ne gerek vardı, önemli olan Ankara idi çünkü atama Ankara´dan yapılıyordu. Ankara´yı bağlarsan atanan olur ardında da seçilirsin.

         Tabi ki halkı, yani seçmeni anlayan, onlarla samimi diyalog kuran milletvekilleri ve başkanlarda olmuştur,  ancak onlar çok azınlıkta kaldıkları için arada kaybolup gittiler.

         İlk defa, seçmen dur arkadaş bu gidişini beğenmiyorum, beni görmüyorsun dedi 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde AKP yi tek başına iktidara getirmedi. Sayın Erdoğan´da seçmenine tamam mesajı aldık gereken yapılacak sen merak etme dedi.

        7 Haziran yenilgisini, 1 Kasım 2015 seçimleriyle kurtardı, partiyi tek başına iktidara getirdi. Lakin başkan ve milletvekillerinin birçoğu yine seçmenle kucaklaşmadı. Sayın Erdoğan metal yorgunlarına geri dur diyeceğiz dedi bunların kim olduğu anlaşılamadı. Ancak bazı yöneticiler görevden alındılar.  Parti içinde sözde metal yorgunları ile olmayanlar birbirini suçladılar, esas yorgunlar da arada kaynadı gitti.

          Bu ahval şerait içinde pat diye birde erken veya acil, 24 Haziran 2018 genel seçimi getirildi. Birçok ilde yine seçmenin nasıl bir liste istediğini Ankara veya Sayın Erdoğan hiç göz önüne almadan, işte vekil listesi budur, ben istiyorum sen de oy ver dedi. Seçmenin de beni tanımayan adayı, bende tanımıyorum diyerek oy vermedi. Parti tek başına iktidara gelemedi.

           Yine Sayın Erdoğan, 24 Haziran seçimlerini de Sayın Bahçeli ile birlik kurarak kurtardı, iki parti Mecliste çoğunluğu sağladı ve yine mesaj alın dedi, seçmen şimdi bekliyor acaba mesajın açılımı yani mesajın nasıl anlındığını anlamak istiyor. Cevabımı da önümüze getirilecek ilk mahalli ve genel seçimde vereceğim diyor.

            Bizde diyoruz ki ilk genel seçimin beklenmesine hiç gerek yok, görünen köy kılavuz istemez. Aha önümüzde mahalli seçim var. Seçmene güvenin onun istediği, insanların başkan ve milletvekili adayı olmasını kabul edin. Dünyanın her yerinde her zaman seçmenle inatlaşan bütün partiler kaybetmeye mahkûm olmuşladır.

             24 Haziranı Sayın Bahçeli ile kurtarıldı, 2023 genel seçiminden evvel veya 2023 de yapılacak seçimler,  nasıl ve kiminle kurtulacak, sorusuna cevap; 1- HÂKİM TEMİNATINDAKİ, ÜYENİN KATILDIĞI ÖN SEÇİMLE. 2-Gerçekten kurumlaşma adımlarını atarak.

              Ön seçim olursa, seçilecek siyasiler HALKTAN oy istemek zorunda kalacaklarından,  halkı tanımadan onlardan oy alamayacaklarını bildiklerinden, Ahmet ağanın, Fatma teyzenin adını, onların kendi dertlerini bulundukları yerin dertlerini hafızlarlar.

             Partilerin halkla bütünleşmesinin ve halkın partisi olmasının, demokrasinin halkla el ele olmasını tek yolu, hâkim teminatında yapılacak ön seçimdir.

             Ancak bu ön seçimin parti yöneticilerinin oyuncağı olan, seçilmiş delegelerle değil, partiye kayıtlı üyelerle hâkim teminatın da yapılan ön seçim olması kaydıyla yapılmasıdır.

           Peki, partiye üye kaydını kim yapacak? Partiye üye kaydını asla partinin il ve ilçe yönetimi yapmamalı. Ticaret ve sanayi odasında olduğu gibi, kurulacak sicil amirlikleri, partilere üye kaydını yapmalı. Dolaysıyla üye kayıtları ve ön seçimler, kanun teminatına alındığı için mesele biter.

           Parti sicil amirlikleri kanunla kurulmuş, savcılığa bağlı resmi kurumlar olarak hizmet vereceği için bu şekilde üye kayıtlarında asla mükerrerlikte, yanlışlıkta olmaz. Vatandaş birden fazla partiye de üye olamaz.

             Efendim iyi ama kayıtlı üyenin seçtiği il başkanı, yanlış yaparsa, yaparsa yapar, genel merkezde yanlış yapan başkanı görevden alır.

             Efendim, kayıtlı üyenin ön seçimde seçtiği milletvekili adayı lidere kafa tutarsa, haklı kafa tutuyorsa lider de kafa tutan vekili dinlemeli. Yanlış kafa tutuyorsa yani işi bozgunculuksa partiden defeder iş biter.

            Anavatan geçti gitti bir yerde tarih oldu, önemli olan şu an AK parti. AK parti kurulduğu günden beri, Ankara dan atanan, milletvekili adaylarından, İl ve İlçe başkanlarından seçmen bıktı. Bu atananların kaçı ne zaman halkla kucaklaştılar? İsteğimiz AK parti tarih olmasın, MHP de halkla bütünleşerek merkeze doğru gitsin.

            Aslında, AKP kadar MHP de ön seçim yaparak kurumlaşmaya ve merkez partisi olmaya muhtaç. Çünkü gereken tedbirleri almaz veya alamazsa merkez partisi olup iktidara yürümesi mümkün değildir. MHP nin gerekenleri yapması, hem hakkı hemde tarihi görevidir.

            MHP nin kuruluş yıllarında hedeflenen tek başına iktidar olma süresi bitti. Millet bunu istiyor da, MHP aynı noktalarda geziniyorsa tabi olarak bunun da araştırılması gerekir.

            Türkiye´nin ihtiyacı merkez sağ partilerin eriyip gitmeden, liderle beraber yok olmaya mahkûm olmaması, liderler gitse bile yüzyıllarca devam etmesi. Sağda en uzun ömürlü parti AP dir, onunda ömrü yaklaşık 40 senedir.

            Bu görüşü,  anlamayan, bu görüşe takılan, kendilerine hakaret sayan milletvekilleri ve başkanlar çıkacak ve bana birazda kızacaklar. Boşuna kızarlar, hakikaten yapılması ğereken de budur.

            Demokrasilerde lider olur ama asla liderin partisi olmaz. Olursa ne olur, lider ölümlümü evet ölümlü o zaman kurduğu partide ölümlü olur.

            Bu çözümleri, Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar.  Ancak bilmek ve görmek hiç önemli değil uygulamadıktan sonra.

             Menderes, Bayar, Demirel, Ecevit, Türkeş, Erbakan bahsedilen gerçeği görmediler mi, elbette gördüler ama uygulamadılar onun içinde, kurdukları partilerin ne oldukları ortada. 

             Biz istiyoruz ki tarihten ders alınsın, partiler özel mal-mülk gibi kullanılmasın, şayet milletin partisi olacaksa, milletle bütünleşsin ki liderler gitse de partiler yüzlerce sene yaşasın. Bu millet özellikle, sağın parti doğurup- öldürmesinden bıktı.

              Nutuklarda, demokrasinin vaz geçilmez unsuru partiler deniliyor, liderlerin partisi denilmiyor. Acaba liderler partilerini DEMOKRASİYE bağışlayamazlar mı? Başka bir deyimle milletin partisi deniliyor acaba liderler milletin partisini aradan çekilerek millete veremezler mi?

               Özellikle, Sayın Erdoğan´dan ve Sayın Bahçeliden milletimiz adına bekliyoruz, hâkim teminatında partiye kayıtlı üye ile yapılacak ön seçim kanunu getirerek, demokrasimize ve partilerine, büyük bir iyilik yapamazlar mı?           

              Çünkü bu çileli millet gerçekten bunu çoktan hak etti. Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli için böyle bir eser bırakmak sanıyorum hiçte zor değil. İnanın bu yapılacak iş yaptıkları kadar önemli.  

                                        HAYIR, OLA, MUVAFFAK OLA, MUZAFFER OLA.

           

          


Hasan Şükrü PEREK
11.07.2018 12:42:29
Sayın Gül, Yazılarınızı ilgi ile takip ediyorum.Siyasi tercih ve mülahazalarımız yer yer farklılıklar azretmesine karşın, yorum ve değerlendirmelerinize katılmamam mümkün değil. Aklın yolu bir. Tesbitiniz çok doğru. Maalesef parti yönetimleri demokrat düşünme pratiğinden gelmiyor. Hatta büyük şehirlerde oy verdiğiniz adayı tanımıyorsunuz bile. Seçim sistemi seçenle seçilen ilşikisini temin eder mahiyette olmalı. Uzun bir konu. Yazılarınız için tekrar teşekkür ve tebriklerimi iletiyorum.Sınırları belli yazarlar dışında gerçek bir entellektüel çizgi izlemeniz Aksaray için bir kazanç. Çünki Aksaray´ın en büyük eksikliği olayları ve gerçekleri kavrama ve muhakeme etme yetisine sahip aydın eksikliğidir. Onun için Aksaray´ımız bugün 81 il içinde en geri kalmış bölgelerin illeri ile birlikte yer almaktadır. İGE (İnsani Gelişmişlik Endeksi) ve SEGE (Sosyal Ekonomik Gelişme Endeksi) sıralamalarında 54 ve 55 inci durumdadır.

10.07.2018 13:56:16

Rasim Gül

Ak Parti ve MHP de kesinlikle, hâkim teminatında ön seçim olmalı ki Milletvekilleri ve Başkanlar Halkla Kucaklaşsın.

Ak Parti ve MHP de kesinlikle, hâkim teminatında ön seçim olmalı ki Milletvekilleri ve Başkanlar Halkla Kucaklaşsın.