Diyanet İşleri Başkanlığı Cami masraflarının karşılanmasını bir sisteme bağlamadıkça bakın neler görüyor ve yaşıyoruz.

Cumaları değişik camilerde kılmayı tercih ediyorum. Dinimizde de farklı camilerde ibadet etmenin ayrı bir sevabı olduğu sabittir. Sizlere şimdi gittiğim değişik camilerden değişik para toplama örneklerini veriyorum. Yorumunu da sizlere bırakıyorum.

ÖRNEK BİR:

Cami yönetimi, caminin girişine ahşaptan yapılmış bir sandık koymuş ve üzerine de gayet düzgün ve okunaklı bir şekilde: “Yardımda bulunmak isteyen cemaatimiz bu sandığa yardımlarını atabilirler” Diye yazmış.

ÖRNEK İKİ:

Cami çıkışında önüne boş koli koyan birkaç kişi işportacı edasıyla gözümüzün içine alacaklı gibi dik, dik bakarak ve boş geçme diye emir vererek bas, bas bağırıyor. Vatandaşın yalancısıyım bu kişiler sanki bir sermaye ortağı gibi; toplanan paralardan komisyon paylarını da alıyorlarmış.

ÖRNEK ÜÇ:

Namazın sonunda ve dağılmak üzereyiz; tam bu esnada ön saftan, orta saftan ve arka saftan üç kişi ellerinde birer pazar poşetiyle oturan cemaatten para topluyor. Üzerinde para olmayan veya yardım yapacak durumu olmayan oradaki vatandaşın mahcubiyetinden oluşan kul hakkını kim ödeyecek? Kul hakkı sadece kulların haksız yere para ve malını almak değil bu da bir hak yeme şeklidir. Umarım bu gidişle camiye girerken para toplanmaz.

Eskiden imamlarımız vaazlarının sonunda camiye yardım duyurusunu yaptıklarında cemaat hep bir ağızdan gür bir sesle Âminnnn derlerdi; şimdilerde ise kısık, cılız ve isteksiz bir sesle Âmin deniliyor. Bu da cemaatin bu konudaki rahatsızlığının işaretidir. Elbette ki; camilerimizin de bir masrafı var. Ben burada para toplamanın yöntemine karşıyım.

Vatandaşı camilerden soğutmadan; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın veya müftülüklerimizin bu konuya bir çözüm getireceğine inanıyorum.


11.04.2012 00:00:00

Doç.Dr.İbrahim Baykan

CAMİYE YARDIM, CAMİYE YARDIM!!!

CAMİYE YARDIM, CAMİYE YARDIM!!!