Pazartesi’den devam.

     Geçensene (30 Ağustos 2012 Perşembe günü)  bu seneki yazımın ikinci bölümünü,3 Ağustos Pazartesi günü ikinci bölümünü,nasip olursa Cuma günü yayınlayacağım 3. bölümünü ise 7 Eylül 2012 Cuma günü sizinle paylaşmıştım.

       Sizlerin aracılığıyla kamu oyuyla paylaştığım yazılarımın yayınlanmasından sonra inançları olmadığından bundan gelen imanlarının da olmasını beklemediklerimin en azından verdiğim bizim 30 Ağustos Zafer Bayramını kazandığımız savaştaki düşmanın asker,silah ve diğer imkanlarıyla kıyaslayacaklarını.

      Bu rakamsal olarak kıyaslanamayacak kadar az olan asker ve silah ile diğer savaş araç gereçlerinin azlığına rağmen onları yenmemizin somut örneklerini verdiğim  somut gerçekleri kıyaslayacaklarını.

    Bu somut kanıtlara göre yapacakları kıyastan sonra bu savaşın bu kadar kıt imkanlarla kazanılmasının ancak ve ancak imanın eseri olduğunu taktir edeceklerini umuyordum.

       Çünkü ortaya konan somut gerçekleri görenlerden inançları ne olursa olsun çağımızın medeni fikirleri gereği  ortaya konan somut kanıtları taktir etmelerini bekledim.

    Taktir etmeseler de en azından bu somut sonuca saygı duymaları gerekirken kap kara tasuplarıyla somut kanıtları bile görmezden geldiler.

     Başka semavi dinlere ve tabiat dinlerine değil sadece İslam dinine karşı olan isimleri ve cisimleri bizim gibi olmasına rağmen beyinleri ve kalpleri kapkara olanlardan geçen seneki hatalarını bu sene yapmamalarını bekliyordum.

     Çünkü onlara göre hurafe dedikleri eleştirilerini bu sene 30 Ağustos Cuma günü yayınlanan tamamı dinimizin kitabı Hz. Kuran ve Peygamberimiz Hz. Muhammed(S.A.V.)’in ilimi emreden Hadisi şeriflerini yazdığım yazıyla ortaya koyduğumdan  isimleri bizden olanların taktir etmeseler de en azından içinde yaşadıkları toplumun%99.5’inin inancına saygı duyacaklarını umdum.

    Cuma günkü tamamı Ayeti kerimeler ve Hadisi Şeriflerle ortaya konan 1. yazıdaki gerçeğe, Pazartesi günü aynı emirler çerçevesinde yayınlanan yazıya da aynı şekilde hemde dini değerlere karşı gelerek kendilerince benim şahsımda dinimizi ve dinimizin değerlerini eleştirdiler.

GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ GERÇEĞİYLE ALLAH(C.C.)IN VE ELÇİSİ PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED(S.A.V)İN AĞZINDAN İLİMİ VE BİLİMİ EMREDEN EMİRLERİNİ YENİDEN YAYINLIYORUM

       Güneş balçıkla sıvanmaz.

        Rabbimiz nurunu tamamlayacağı teminatını bize veriyor ve Şehitler ile Gazilerimizin yüksek makamlarını müjdeliyor.

       Bu müjde ile verilen teminatla Ayeti Kerimeler ve Hadisi Şeriflerin bir kaçını inanmayanlara inat yeniden, tekrar arz ediyorum.

 ALLAH(C.C.) YÜCE KİTABI HAZRETİ KURANDA İLMİ EMREDİYOR!

   Ezel ve ebedi’n yegana sahibi Rabbimiz Yüce kitabı Hazreti Kuranda””Allah iman edenleri yüceltir; kendilerine ilim verilmiş müminleri ise, [cennette] kat,kat derecelerle yükseltir.) [Mücadele Suresi 11.Ayeti kerimesi]

     “Bilmiyorsanız, zikir ehline [ilim ehline, âlimlere] sorun” buyuruldu. (Enbiya Suresi 7. Ayeti Kerimesi),
De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Bilen elbette kıymetlidir.” [Zümer Suresi 93. Ayeti kerimesi]
       “Kulları arasında Allahü teâlâdan en çok korkan âlimlerdir.)!!! [Fatır Suresi 28. Ayeti Kerimesi)”buyuruyor.

 HAZRETİ MUHAMMED(S.A.V.)DE İLMİ EMREDİYOR!!!

   Rabbimiz gibi onun Nebisi Peygamber efendimiz Hazreti Muhammed(S.A.V.)’de ilimle ilgili söylediği sayısız Hadisi şeriflerinden benim aklımda olan üç mübarek hadisi şerifinde”Düşmanlarınınızın silahıyla/silahlarıyla silahlanın!!!

      İlim Müslüman’ın kaybolmuş malıdır. Çin’de de olsa alınmalıdır.!!!

      Önce Tedbirinizi alın sonrada Taktiri Allah(C.C.)bırakın!!! ve her müşkülatınızda önce işinin ehli ilim sahibine müracaat edin.”!!!buyuruyor.

    Bu vatanın ve milletin ekmeğini yiyip suyunu içip, havasını teneffüs edenlerin  nedamet getirmeleri, Müslümanların ise imanlarının kavileşmesi için yukarıdaki Ayeti Kerimeler ve Hadisi şeriflerin ışığı altında aşağıdaki yazıyı okumaları dileğiyle.

               

KURTULUŞ SAVAŞININ KAZANILMASININ       

İMANIN GÜCÜNDEN BAŞKA AÇIKLAMASI YOK!!!

 

    Geçensene 30 Ağustos Perşembe günü Malazgirt,1. ve 2. Kosova Zaferlerinin ve Çanakkale Zaferinin tüm mantık hesaplarına zıt olan başarılarını her iki tarafın insan gücü ile silah gücü imkânlarını sunarak bu savaşların bu şartlarda kazanılmasının mantıkla izahının mümkün olmadığını.

    Bu nedenle bu zaferlerin imanın zaferi olduğunu ortaya koymuştum.

   Bu gün ise aynı elle tutulur gözle görülür bilgilerle 30 Ağustos Zafer ininde imanla kazanılıp, kazanılmadığını gelin birlikte somut delillerin ışığında mantığımızla karar verelim;!!!!......................

  Tahrif oldukları için Rabbimizin yanında değerlerinin olmadığı Yüce kitabımız Hz. Kuranın Ali İmran Suresinin 19. Ayeti kerimesinde belirtilen Semavi dinlerden Hıristiyanlıkla Yahudiliğin yanı sıra tabiat dinleri olan Budizm ve Hundu izimle Şinto izimde dâhil diğer tüm dinlerin değerlerine saygı duyan.

     Bunlarla ilgili her konuda ağızlarından salyaları akarcasına hayran,hayran bakan, öven,onların dini günlerini kutlamayı ilericilik sayan,fakat bizim dinimiz  ve dinimizin değerlerini ise kırmızı görmüş İspanyol boğası gibi saldıran kesimle,medeni dünyanın ateistlerinin aksine hem inanmayan,hemde inanların değerlerine saldıran bizdeki din düşmanı olan ateistlere somut bilgilerle meydan okuyorum.!!!

   URFA, ANTEP, MARAŞ VE ADANA’YI FRANSIZ VE ERMENİ’LERDEN

        SİLAHLA DEĞİL İMANIMIZLA KURTARDIK!!!

     Kurtuluş savaşını silahla ve diğer askeri imkanların verdiği destekle değil imanımızla kazanmamızın ilk somut sonuçları açık ve gizli nice,nice kahramanlık destanlarının yazıldığı Şanlı Urfa,Gazi Antep,,Kahraman Maraş ve Adana’nın,hatta o zamanki ismi Cebeli Bereket olan Osmaniye’nin çağın modern ordularına sahip dünyanın devleti muazzamalarının ikincisi olan  Fransızlar ve onların yerli işbirlikçisi Ermeni Palikaryalarından düzenli ordudan ciddi bir destek alınmadan bölgedeki milisler tarafından kurtarmamızdır./kurtarılmasıdır.!!!

    Birinci ve İkinci Balkan ile Seferberlikte(1. Dünya Savaşı/Harbi Umumi) her evden birçok yiğidin cephelere gidip orada şehit olmaları.

      Hava değişikliğine(tebdili hava) gelirken yolda veya memleketlerinde Hakka yürümeleri, sakat kalanlarının üretimden çekilmesiyle tarlaların ekilememesi, meyvelere bakılamaması, şehir ve beldelerdeki atölyelerin çalıştırılamaması nedeniyle ekonomimize de büyük darbe vurulmuş, üretim tüketimi karşılayamaz hale gelmişti.

      Yani hem maddi, hem manevi yönden tükenmişlik içindeyken o zaman’ın İngiltere’den sonraki düveli muazzamalarının ikincisi olan Fransa’nın her türlü eğitiminin yanında akla gelebilecek en modern silah ve teçhizatıyla diğer lojistik desteğine sahip ordusu.

      Bu orduya destek olan onların saffında olan yerli, bulunulan mahalli çok iyi bilen Ermeni Palikaryalarına karşı milli ordudan ciddi bir silah ve askeri destek alınmadan bu illerimizin kurtarılması imandan başka neyle izah edilebilir?

30 AĞUSTAS ZAFERİDE SİLAHLA VE ASKERİN GÜCÜYLE DEĞİL

URFA, ANTEP, MARAŞ VE ADANA’NIN İMANININ AYNISI OLAN İSLAM DİNİNDEN GELEN İMANIMIZLA KAZANILDI!!! 

       Başkomutan Büyük Millet Meclisi başkanı geleceğin Atatürk’ünün” Ordular Hedefiniz Akdenizdir İleri “ komutuyla başlayan ve 30 Ağustos’ta Zafer’le sonuçlanıp 9 Eylül’de Yunanlıların İzmir’de denize dökülmeside tıpkı Bedir, Malazgirt, Birinci ve İkinci Kosova Zaferleriyle Çanakkale Zaferi ve Urfa. Maraş, Antep ve Adana’nın kurtarılmasındaki manevi gücün desteğiyle olduğu gibi aynı gücün desteğiyle kazanılmasından başka somut bir delili yok.!!!

    Var ise bunu iddia edenler somut şekilde ortaya koysunlar.

    Olmayan şey konamayacağından bunu asla yapamazlar.

EMPERYALİST ÜLKELERİN EN MODERN SİLAHLARIYLA DESTEKLEDİĞİ YUNANLILARI DERME ÇATMA ATÖLYELERDE ÜRETİLEN SİLAHLARVE İANE OLARAK VERİLENLERLEMİ YENDİK?

       Avrupalıların beşikten neredeyse mezara kadar etkisinde kaldıkları Grek Romen kültürünün çıkış yeri olan Yunanistan Birinci Dünya Savaşı sonunda Avrupa tarafından kelimenin tam anlamıyla şımartılmış bir çocuktu.

     Başta o zamanın üstünde güneş batmayan Emperyalist İmparatorluğu olan Büyük Britanya Krallığı ve emperyalizm yönüyle bu ülkeden sonra gelen en büyük devlet olan Fransa başta olmak üzere tüm Avrupa ve ABD ile diğer emperyalist güçler tarafından Yunanistan destekleniyordu.

    Hıristiyan Avrupa’nın ve başta ABD olmak üzere diğer tüm Emperyalist güçler bunu hem dini inançları hemde etkisinde kaldıkları kültürlerinin timsali olan Yunanlıların Anadolu’yu bizden alabilmesi için yapıyorlardı.

     Bu hayallerini de aç tavuğun kendisini rüyasında darı ambarında görmesindeki olduğu gibi bizim Anadolu’dan tamamen çıkartılmamızla ilgili kendilerinin yapmak isteyip yapamadıklarını maşalarının yapması için var güçleriyle tüm maddi ve manevi imkânlarıyla onları desteklediler.

     Bunun için Yunan ordusunu akla gelebilecek tüm Top, Tank, Uçak, Deniz ve Kara vasıtasıyla birlikte askerin giyiminden kuşamına, her tülü modern ağır ve hafif silah ile cephane ve diğer levazımatı ihtiyacının misli,misline karşıladılar.

     Onların bu imkânlarla desteklenip ayrıca da döneminin basın yayın organlarıyla her türlü motivasyonu verdikleri Yunanlıları Anadolu’dan atmak için kurulan milli ordumuzun savaşması için ise Doğu Cephesi’ndeki birliklerdeki sanatkâr askerlerin çalıştırıldığı silah onarımı yapılan bir atölye.

      İşgal altındaki İstanbul Tophane Fabrikasından gizlice kaçırılarak getirilen Toplar, yine bunları kaçıranlar tarafından Eskişehir Tren istasyonunda bir yıl süren çalışmada yeniden yapılan çeşitli çaptaki topların kama ve nişangâhları.

       Ayrıca onarılıp, değiştirilerek cepheye gönderilen toplar, yine bu atölyelerde bin bir maddi ve manevi fedakârlıkla birlikte maharetle yapılan Tüfeklerin tadilatı, makineli tüfek onarımı ve kasatura yapılması çalışmaları.
      Sakarya Savaşı sırasındaki ihtiyaçların karşılanması için Keskinde kurulan yapımevinde geceli gündüzlü çalışarak günlük olarak üretilen elli bin piyade tüfeği onarım ve dönüşümünün yapılması.

     Ankara’da İstasyon civarında bulunan onarım evinin tüfek onarımı yapılacak şekle getirilmesiyle burada yapılan üretimle elde edilen silahlar.

       Eskişehir’deki top onarım çalışmasının bitirilmesinden sonra burasının Ankara’da top ve tüfek bölümlerini içeren silâh tamirhanesi ve bir topçu mühimmat bölümü ile marangozhaneden oluşan askerî fabrika.
    Bu atölye ve bakım ile imalatların dışında Konya Aslanlı kışlada kılıç, kama, süngü, bıçak, kesici âletler ve silâhların yapıldığı atölye ile Kayseri’de kurulan buna benzer atölyede üretilen veya onarımı yapılanlarla, tadilatı yapılan silahlar.

       Bu gün önce o zamanki maddi ve manevi imkânlarıyla üstünde güneşin batmadığı imparatorluğu olan Büyük Britanya Birleşik Krallığından(İngiltere Krallığı) sonraki Dünyanın ikinci muazzam devleti olan Fransa’nın tüm maddi ve manevi imkanlarıyla onlara yardım eden iş birlikçi yerli Ermeni Palikaryalarına karşı 1. Balkan savaşından itibaren elindeki avucundaki tüm maddi imkanlarının yanında evlatlarını da verdiğinden tükenmiş olan ülkemizin aynı şekilde tükenmiş illeri olan Antep, Urfa, Maraş ve Adana’nın yeni kurulmakta olan milli ordunun ciddi desteğini almadan işgalci Fransızlar ve onların uşakları Ermeni Palikaryalarını topraklarından çıkartmalarını.

      Ardından ise İngiltere ve Fransa başta olmak üzere tüm Avrupanın her türlü imkânlarıyla desteklediği Yunanlıları.

      Avrupa’nın ve diğer Emperyal devletlerle birlikte  Hıristiyanların tamamının her türlü imkânla desteklediği Yunanın bu imkânlarına rağmen onları Anadolu’dan çıkartıp İzmir’de denize döküşümüzü sağlayan değirmenlere dökme su taşır gibi oradan buradan bulup,buluşturduğumuz silahlarımızla dökme su ile değirmen çalıştırmak isteyenler gibiydik.

      Bu dökme suyla değirmen çevirircesine küçük atölyelerde yapılan veya tamir edilen silahlarla çağın en modern silah ve teçhizatıyla diğer lojistik imkânları ve sayısal olar akta bizden çok olan muazzam bir orduya karşı bu zaferin milletimiz tarafından kazanılmasının akılla izahının mümkün olmadığını dinsizlere, din düşmanlarına ve vatan hainlerine inat ortaya koydum.

      Fakat yazımız yinede tamamlanamadı.

     Mevla’mızın izniyle sizlerinde sabrıyla nasip olursa Cuma günü dünyaya şan veren imanımızla kazandığımız 30 Ağustos Zaferimizin nasıl imanımızla kazanıldığını ortaya koyduğum son bölümünü yayınlayacağım.

     Takibiyle gerekenin yapılması dileğiyle.

     Cuma’nız Mübarek Olsun.

      Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.”diye bitirip devamını ise 7 Eylül 2012 Cuma gününe bırakmıştım.

      Bu senede aynı şekilde bu yazımı içimizdeki mankutların inançsızlığına rağmen elde edilen bu muazzam başarının milletimizin imanın sonucu olduğunu nasip olursa Cuma günüde yazmaya devam edeceğim.

     İnançsızların medeni ülkelerdeki emsalleri gibi doğruyu takdir etmeleri.

      Müslümanların ise imanlarının dahada kavileşmesi dileğiyle.

    Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.

      Devamı 6 Eylül Cuma’ya.   

 

 

 

 


4.09.2013 00:00:00

Ali Genç

30 Ağustos İnadına İmanın Zaferidir!!!

30 Ağustos İnadına İmanın Zaferidir!!!