Memleketin her tarafında bomba patlıyor, kurşunların ardı arkası kesilmiyor. Her gün ?Acaba bugün de şehit var mıdır?? diye korkuyla açar olduk haberleri. Teröristler, patlayan bombalar, ağlayan anneler, korkuyla işe giden insanlar, arkalarında endişeyle bekleyen çocuklar? ?Tüm bunlar neden oluyor? Biz neden bu haldeyiz??  diye sorduk mu kendimize.

Geçenlerde babam geldi yanıma. O anlattı: ?Yolda namaz kılmak için durdum. Camiye baktım kapı kilitli, kimse yok. Bindim arabaya bir sonraki köye vardım. İndim baktım yine camide kimse yok, kapı da kilitli. Devam ettim, bir sonraki köy de aynı. 4.köye vardığımda imam ve arkasında bir kişi vardı.? dedi.

Şaka değil gerçekten 4 köy geçmiş ama öğle namazı vakti olmasına rağmen koca köyde daha doğrusu köylerde namaz için camiye gelen kimse yok. Memlekette doğru düzgün namaz kılan insan kalmamış. Ülkemizde namaz kılınma oranı %30´muş. Oysaki biz ?Elhamdülillah Müslümanım? diyen bir ülkeyiz.

Bizim ecdadımız Çanakkale zaferlerini, Kostantiniyye surlarını iman gücüyle, namaz, abdest ve Kuran-ı Kerim´in gücüyle kazandı. Türk insanının gücü fil asıl imanından gelir. Ortada namaz, abdest, iman kalmazsa ne zafer kalır, ne de memleket. Meydanlarda bomba patlar, insanlar ölür.

Mehmet Akif´e sormuşlar ?Bu ülke ne zaman düzelir?? diye, o da cevap vermiş ?Cuma namazına gelen cemaat sabah namazına da geldiğinde??

Hülagü, Moğol İmparatorluğunun kurucusu Cengiz Han´ın torunu, İlhanlı Devletinin kurucusu Mengü Kağan´ın da kardeşidir. 1255 de ağabeyi Mengü Han tarafından Ortadoğu´da henüz ele geçirilmemiş toprakların ele geçirilmesi için görevlendirilir.
Hülagü 1258 tarihinde Bağdat´a girerek Abbasi Halifesi Mutasım´ı keçeye sarıp Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürtür. Şehirde katliamlara başlar ve şehri yağmalar. Kadın, yaşlı, çocuk, hamile demeden bazı kaynaklara göre 200.000, bazılarına göre de 400.000 kişiyi katleder. Cami, hastane, saray ve benzeri ne varsa hepsini yok eder. Kütüphaneleri ve tarihi eserleri yakar, yıkar. Milyonlarca dini ve ilmi eserin büyük bir kısmını Dicle nehrine attırır.
Hülagü´nün zalimliğini anlatmak için Dicle´den günlerce kan ve mürekkep aktığı söylenir.
Hülagü bir gün, şehrin dışına kurduğu karargâhında, o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir. Bu haber, âlimler arasında korku ve endişeye sebep olur. Kimse Hülagü tarafından öldürülmek korkusuyla bu davete icabet etmek istemez. Bu haber zamanın genç âlimlerinden Kadıhan´a ulaşır. Kadıhan, ufak tefek tıfıl bir gençtir. Daha sakalı bile çıkmamıştır. Böylesi bir daveti kabul ettiğini söyleyerek Hülagü ile görüşmeye gidebileceğini, bunun için kendisine bir deve, bir keçi ve bir de horoz verilmesini ister.
Böyle bir fedainin ortaya çıkması ulema sınıfını rahatlatır. Çünkü bir kurban bulunmuştur. Hülagü´nün şerrinden korkan ulema sınıfı bu isteği hemen karşılar.
Kadıhan, hayvanlarla birlikte çadıra varır. Hayvanları çadırın dışında bırakarak içeriye girer ve kendisini tanıtır. Kendisiyle görüşmek üzere geldiğini söyler.
Hülagü, genci tepeden tırnağa süzer ve beklediği tipte birisi olmadığını görerek, ?Bana göndermek için bula bula seni mi buldular. Gönderecek başka birini bulamadılar mı?? diye sorar.
Kadıhan gayet sakin bir şekilde; ?görüşmek için iri yarı, boylu poslu birini istersin diye düşündüm bunun için iri yarı boylu poslu bir deve getirdim. Sakallı yaşlı birisi ile görüşmek isteyeceğini düşünüp sakallı, yaşlı bir keçi getirdim. Gür sesli birisiyle görüşmek isteyeceğini düşünerek gür sesli bir horoz getirdim. Üçünü de çadırın önüne bıraktım. Onlarla görüşebilirsin!? der.
Hülagü karşısındakinin sıradan birisi olmadığını anlar ve ?şöyle otur bakalım? diyerek ilk sorusunu yöneltir. ?Söyle bakalım, beni buraya getiren sebep nedir?? diye sorar.
Kadıhan gayet sakin bir şekilde; ?Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Allah´ın bize verdiği nimetlerin kıymetini bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki mal mülk peşine düştük. Zevk ve sefaya daldık. Cenab-ı Hak da Cebbar sıfatıyla tecelli etti, senin eline bir kılıç verdi bize vura vura yola getiriyor.? der.
Hülagü bu sefer ikinci sorusunu sorar. ?Peki, beni buradan kim gönderebilir?? Cevap çok manidardır. ?O da bize bağlı. Biz Allah´ımıza yaklaşıp ne kadar kısa zamanda toparlanır, bize verilen nimetin kıymetini bilir, zevk ve sefadan, israftan, zulümden, birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek işte o zaman Cenabı Hak Kahhar sıfatıyla tecelli eder, senin karşına birini çıkarır, eline bir sopa verir, seni vura vura buradan gönderir.?
Bugün İslam Âlemi perişan bir durumdaysa, emin olun bunun müsebbibi bizleriz. Biz Mevla´mızı unutup namazdan abdestten uzaklaştığımız için Cenabı Hak teröristlerin eline bir sopa verdi bombalarla, kurşunlarla bizi doğru yola getirene kadar vuruyor. Biz ne zaman kendimize çeki düzen verirsek, işte o zaman sopayı bizim elimize verecek, onlara vura vura onları bu memleketten kovacak, en gür seda İslam´ın sedası olacaktır. Şer güçler bizimle uğraşma cesaretini kendilerinde bulamayacaklardır.  


25.04.2016 11:17:01

Asude Usluer Uğurlu

Ne Zaman Düzelir Bu Ülke, Ne Zaman Biter Bu Terör?

Ne Zaman Düzelir Bu Ülke, Ne Zaman Biter Bu Terör?